
Aslında, 1929
yılındaki Büyük Buhran’dan sonra Amerika’da finans sektörü sıkı bir şekilde
denetleniyordu. Normal bankaların çoğu, mudilerin tasarruflarıyla spekülasyon
yapmaları yasaklanan yerel işletmelerdi. Bu konuda mudilerin tasarruflarıyla
spekülasyon yapmayı yasaklayan bir yasa bile çıkarılmıştı.
Ancak Reagan
yönetimindeki 1980’lere gelindiğinde finans sektörü patladı. Yatırım bankaları
halka açıldı, bu sayede yatırımcılardan büyük paralar toplandı. Reel ekonomiyi
sırtında taşıyan şirketler birbir kapanır veya küçülürken, Wall Street’in
temsil ettiği finans sektörü, zenginleşmeye başladı.
Bu sürecin
önünün açılmasında Reagan’ın Hazine Bakanlığı’na Wall Street’in çıkarlarını
koruyacak bir CEO’yu getirmesinin rolü büyüktü. Açıkçası, Reagan, kendilerini
desteklemeleri karşılığında kamu mali kontrolünü Wall Street’e devretmişti.
Hükümet, bu çevrelerce ve mali lobiciler tarafından desteklendi ve 30 yıllık
bir finansal deregulasyon programı böylece başlatılmış oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder