Bimeks Şirket Raporu 19/06/2012
Hedef Fiyat 2.0 TL
1990 yılında kurulan Bimeks, Türkiye’nin ilk teknoloji
perakendecisi konumundadır. Şirket Haziran 2012 itibariyle 40 şehirde 40.000 m2
alanda, toplam 64 mağaza ile hizmet vermektedir. “Perakende Tüketici Elektroniği
ve Bilişim Teknolojileri” sektöründe faaliyet gösteren Bimeks'in satışını
yaptığı ana ürün kategorileri; bilgisayar, tüketici elektroniği ve
telekomünikasyon ürünleridir. Ortakları arasında Londra merkezli yatırım fonu RP
Capital Grubu’nun da yer aldığı Bimeks’in çoğunluk hissesi Akgiray Ailesi’nde
(%44,2) bulunmaktadır.
Bimeks’in pazar payı, Teknoloji perakendeciliği
sektöründe %8,6 olarak gerçekleşmiştir. "Beyaz eşya" ve "küçük ev aletleri"
segmentlerini hariç tuttuğumuzda bu pay %9,4 olmaktadır. Bimeks yurtiçi pazar
paylarında 4. sıradadır.
Özgün franchise modeli şirkete
maliyet avantajı sağlamaktadır. Bimeks; mağaza operasyonel
giderlerini ve sabit yatırımlarını iş ortağının karşıladığı, şirketin sadece
stok yönetiminde rol aldığı sistem ile mağaza açılışlarına ilişkin sabit
maliyetlerini değişkenleştirmekte böylece maliyet avantajı sağlamaktadır. Ayrıca
Bimeks bu yöntemle kriz dönemlerindeki durgunluğa karşı kendini koruma altına
almaktadır.
Şirketin online satışları toplam
satışlar içerisinde, %8,5 paya sahiptir. 2012 sonu itibariyle online satışların
toplam içindeki payının %10'a ulaşması beklenmektedir.
Türkiye'de online satışların penetrasyon oranının düşük olması ve bu oranın
yükseleceği göz önüne alındığında, Şirketin maliyet yapısı iyileşecek ve Şirkete
avantaj sağlayacaktır. Ayrıca "Bidakka" sistemiyle hızlı lojistik sağlaması,
yüksek ürün standartları ve sektörün e-ticaret için uygun bir kanal olması,
şirket açısından olumludur.
İndirgenmiş Nakit Akımlarına göre yaptığımız değerlemede
Bimeks için 240 milyon TL (2 TL/ hisse) hedef piyasa değeri hesaplamaktayız.
Şirketin 2012 yılında satış gelirlerinin, 2011'a oranla %15 yükselerek 563
milyon TL düzeyinde oluşmasını, FVAÖK'ün ise, 2011'a göre %16 yükselerek 44
milyon TL olmasını beklemekteyiz. 2012 yılı net kar beklentimiz ise 2011 yılı
karına oranla %57 yükselerek 15 milyon TL olacağı yönündedir.
Şirket için 2012 yılı tahmini rakamları ile hesaplamış
olduğumuz piyasa çarpanları 10.7x F/K, 1.5x PD/DD, 4.4x FD/FVAÖK ve 0.3x
FD/Satışlar düzeyindedir
Bimeks için hedef fiyatımız 2.0 TL
olup yüzde 39 yükselme potansiyeli ile önerimiz 'Endeks Üzeri
Getiri'dir.
GARAN - GARANTİ BANKASI
Tecrübenin Önemi
Garanti
Bankası’nın yaygın fonlama tabanı ve ücret/komisyon gelirlerini arttırmadaki
başarısı dikkate alındığında 2012 yılının zorluklarını aşabilecek güçte
olduğuna inanıyoruz. Özellikle perakende bankacılıktaki artan gücü ve yüksek
vadesiz mevduat tabanı nedeniyle Garanti Bankası’nı “Endeksin Üzerinde Getiri” tavsiyesi
ile takip kapsamımıza alıyoruz. Garanti Bankası 2012T 1,6 F/DD (rakip
ortalaması 1,4 F/DD) ve 2012T 17,4% sermaye karlılığı oranıyla işlem
görmektedir.
Yaygın
fonlama tabanı Banka faaliyet giderlerinin %63’ünü ücret ve
komisyon gelirleriyle karşılayabilmektedir ki bu rakipler arasında en yüksek
orandır. İlerleyen dönemlerde, bankanın perakende bankacılıktaki gücü sayesinde
ücret ve komisyon gelirlerini arttırmadaki başarısını sürdüreceğini ve
rakiplerinin bir adım önünde olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, banka aktif yönetim
ücretlerine getirilen tavan oranından bu gelirlerin toplam komisyon
gelirlerindeki payı (%7) düşük olduğundan rakiplerine göre daha az
etkilenecektir.
Fonlama
tarafında düşük maliyet TL mevduatlar faiz getirili aktiflerinin
%36’sını oluşturmaktadır (rakipler arasında en düşük orandır). Bu bağlamda,
mevduat faizlerindeki artışlardan bankanın net faiz geliri daha az
etkilenecektir. Ayrıca, vadesiz mevduatlar faiz getirili aktiflerin %12’sini
oluşturmaktadır ki bu oran da bankanın rakipleri arasında en yüksek orana
işaret etmektedir.
Değerleme
ve Riskler EKD ve GBM yöntemiyle Garanti Bankası için 8,84 TL hedef
fiyatı belirledik. Beklentinin üzerinde gerçekleşebilecek enflasyon Tüfe’ye
endeksli portföyün getirisini attıracağından değerlememizi pozitif
etkileyebilir. Düzenleyici ve denetleyici kurumların getireceği kısıtlayıcı
tedbirler ve faiz koridorundaki genişlemeler beklentilerimizi negatif yönde
değiştirebilir.
...................................................................................................................................................................
AKBNK - AKBANK
Gelirlerde Aşağı Yönlü Baskı
Akbank,
yasal sınırın oldukça üzerinde bulunan sermaye yeterlilik oranı (%17),
rakiplerine kıyasla düşük kaldıraç oranı ve yüksek aktif kalitesi ile iyi bir
yatırım tercihi olarak düşünülebilir. Ancak rekabetçi mevduat fiyatlaması,
sermaye piyasasından elde edilen karlılıkta beklediğimiz düşüş ve muhtemel
pazar payı kayıpları nedeniyle karlılığının rakiplerine kıyasla daha fazla
etkilenmesini beklediğimizden Akbank’ı “Endekse Paralel Getiri” tavsiyesi ile
takip kapsamımıza alıyoruz. Akbank halen 2012T 1,3x F/DD (rakip ortalaması 1,4x
F/DD) ve %17 sürdürülebilir sermaye karlılığı oranının altında 2012T 13,1%
sermaye karlılığı oranıyla işlem görmektedir.
Yüksek
fonlama maliyetine karşı serbest sermaye Akbank’ın yeniden
fiyatlamaya kalan süre dikkate alındığından aktif-pasif vade farkı (4 ay)
sektör ortalamasının altında yer almasına rağmen 3 aylık vadede yeniden
fiyatlanacak net aktif tutarı rakiplerinin üstündedir. Bu nedenle, yükselen
faiz ortamında yükümlülükler aktiflerden daha hızlı yukarı yönlü fiyatlanıp
bankanın fonlama maliyetini artırabilir. Ancak, Akbank’ın yüksek serbest
sermayesi (faizli aktiflerin %13’ü), bankanın kısa vadede oluşan fonlama
maliyetini bertaraf edebileceğini göstermektedir.
Tüfe’ye
endeksli menkul portföyü hem avantaj hem dezavantaj
Tüfe’ye endeksli menkulleri (toplam portföyün %35’i) enflasyona karşı korurken,
yıl içinde enflasyonda düşüş beklendiğinden (TCMB TÜFE tahmini:%6,5, Şubat
TÜFE: %10,43). Enflasyondaki düşüşler bu portföyün getirisini olumsuz
etkileyebilir.
Değerleme
ve Riskler EKD ve GBM yöntemiyle Akbank için 7,28 TL hedef fiyatı ve
2% potansiyel getiri bekliyoruz. Eğer banka pazar payını koruyarak mevduat
maliyetlerini düşürebilirse hisse tavsiyemiz pozitif yönde değişebilir.
Citigroup’un Akbank’taki payının satışıyla ilgili fiyat ve yöntemin henüz belli
olmaması Akbank hisselerinde kısa vadede baskı yaratabilir.
.................................................................................................................................................
HALKB - Halkbankası
Güçlü Temel
Göstergeler
Halkbank,
yüksek net kar marjı ve özkaynak verimliliği ile odaklandığı KOBI
kredilerindeki risklere rağmen düşük risk maliyeti ve güçlü aktif kalitesiyle
rakiplerinden ayrışmaktadır. KOBI kredi segmentindeki güçlü varlığının
sürdürülebilir olması ve yüksek özkaynak getirisini göz önüne alarak Halkbank’ı
“Endeksin Üzerinde Getiri” ile takip kapsamımıza alıyoruz. Halkbank, 2012T 1,7x
F/DD (rakip ortalaması 1,4x F/DD) ve 22,6% sermaye karlılığı oranıyla işlem
görmektedir.
Yüksek
gelir kalitesi Halkbankası’nın bankacılık gelirlerinin
%75’ini net faiz geliri oluşturuyor. Ayrıca, yüksek getirili KOBI segmenti
hedeflendiğinden ve banka gayri nakdi kredi kullandırımında aktif olduğundan,
ücret ve komisyon gelirleri hızla artmaktadır. Rakiplerine göre aktif
yönetiminden alınan komisyon gelirlerinin düşük olması sebebiyle Halkbank’ın
yatırım fonları komisyon ücretlerine getirilen tavan oranından en az etkilenen
banka olacağını düşünüyoruz.
Artan
fonlama maliyetlerini bertaraf edebilir Halkbank’ın 3 aylık vadede
yeniden fiyatlanacak net aktif tutarı rakiplerinin altındadır. Bu nedenle artan
faiz ortamında yükümlülükler varlıklardan daha yavaş yukarı yönlü fiyatlanıp
bankanın fonlama maliyetini düşürebilir. Faiz getirili aktiflerin fonlamasına
bakıldığında ise, Halkbank’ın rakipleri arasında vadesiz mevduattaki payının en
yüksek, repo fonlama ihtiyacının ise en düşük olduğu görülüyor ki bu durum
2012’de yaşanabilecek zorlukları aşmak için bir zemin oluşturabilir.
Değerleme
ve Riskler EKD ve GBM yöntemiyle Halkbank için hedef fiyatımızı
17,00 TL olarak belirliyoruz. Olası bir ikincil halka arz, her ne kadar
verilebilecek iskonto nedeniyle ilk etapta hisse fiyatına baskı yapabilirse
de, uzun vadede hisselerin likiditesini artıracağından hisse
performansına pozitif yansıyabilir. Diğer yandan düzenleyici ve denetleyici
kurumların getirebileceği tedbirler ise beklentilerimizi negatif yönde
değiştirebilir.
...............................................................................................................................................................
VAKBN - Vakıfbank
Büyüme İçin
Daha Çok Destek
Vakıfbank’ın
şube ağını genişletme ve faaliyet verimliliğini artırma çabalarını olumlu
bulmamıza ve bu çabalarının karşılığını orta vadede alacağına inanmamıza
rağmen, kısa vadede yüksek faaliyet giderleri nedeniyle düşük sermaye getirisi
sunan Vakıfbank’ı “Endekse Paralel Getiri“ tavsiyesi ile araştırma kapsamımıza
dahil ediyoruz. Vakıfbank 2012T 1,0 F/DD (rakip ortalaması 1,4 F/DD) ve 2012T
13,5% sermaye karlılığı oranıyla işlem görmektedir.
Basel II
etkisi Vakıfbank’ın sermaye yeterlilik oranı %13,4 ile
rakiplerinin gerisindedir. Basel II çerçevesinde bankanın sermaye yeterlilik
oranının 50 baz puan düşüş gösterebileceğini ve bunun da %12 olan resmi sınırın
üzerinde %12,9 sermaye yeterlilik oranına işaret etmesini bekliyoruz. Ancak,
sermaye tabanının güçlendirilmesi amacıyla yapılacak çalışmaların, bankanın
büyümesini destekleyeceğini ve marjlar üzerindeki baskıyı azaltacağını
düşünmekteyiz.
Kredi
odağında değişim 2011’in başından itibaren Vakıfbank kurumsal
ve ticari kredilerden daha yüksek getirili olan perakende ve KOBİ kredilere
yönelmiştir. Bu durum, ücret ve komisyon gelirlerinin artmasına ve bunların
faaliyet giderlerini daha yüksek oranda karşılamasına fırsat tanıyabilir.
Değerleme
ve Riskler EKD ve GBM yöntemiyle Vakıfbank için hedef değerimizi
4,15TL olarak belirliyotuz. Taksim Otelcilik’in ve Roketsan’daki %10’luk payın
satılması hisse fiyatını pozitif etkileyebilecek gelişmeler olarak
sıralanabilir. Öte yandan Olası bir ikincil halka arz, her ne kadar
verilebilecek iskonto nedeniyle ilk etapta hisse fiyatına baskı yapabilirse
de, uzun vadede hisselerin likiditesini artıracağından hisse
performansına pozitif yansıyabilir. Düzenleyici ve denetleyici kurumların
getirebileceği kısıtlayıcı tedbirler ise beklentilerimizi negatif yönde
değiştirebilir.
İŞBANKASI - ISCTR
Komisyon Gelirleri Baskı Altında
İş
Bankası, rakiplerine kıyasla düşük kredi-mevduat oranına (%93) ve yaygın şube
ağına sahip olmasına rağmen, yatırım fonları komisyon ücretlerine getirilen
tavan oranının bankanın karlılığını olumsuz etkileyeceğini ve faaliyet konusu
dışında kalan iştiraklerinin bankanın serbest sermayesine baskı oluşturduğunu
düşündüğümüzden İş Bankası’nı “Endekse Paralel Getiri” tavsiyesi ile araştırma
kapsamımıza dahil ediyoruz. İş Bankası 2012T 1,2x F/DD (rakip ortalaması
1,4 F/DD) ve 2012T 14,3% sermaye karlılığı oranıyla işlem görmektedir.
Komisyon
gelirleri baskı altında İş Bankası’nın yatırım fonları komisyon
ücretlerine getirilen tavan oranından, bu gelirler toplam komisyon gelirlerinin
%15 gibi yüksek bir kısmını oluşturduğu için, rakiplerine kıyasla daha olumsuz
etkiyebileceğini düşünmekteyiz. Ancak, bankanın yüksek müşteri tabanı sayesinde
hacim artışı yoluyla bu kayıpların bir kısmını kapatabileceğini de belirtelim.
Tahsilâtlar
devam etmekte Takipteki kredilerin tahsilâtlarındaki artış
ve bankanın karşılık ayırırken muhafazakâr davranması önümüzdeki dönemlerde
takipteki kredilerde yaşanabilecek artışları bankanın bertaraf edebilmesine
olanak tanıyabilir.
Değerleme
ve Riskler EKD ve GBM yöntemlerine eşit ağırlık vererek İş Bankası
(C grubu hisseleri) için hedef fiyatımızı 5,04 TL olarak belirledik. Eğer banka
ana faaliyet konusu dışındaki iştiraklerini elden çıkarabilirse (Şişecam’ın
ikincil arzı ve/veya Milli sigorta’nın halka arzı gibi) hem Basel II kaynaklı
sermaye gereksinimlerini karşılayabilir hem de büyümeyi tetikleyip
beklentilerimizi olumlu yönde etkileyebilir. Düzenleyici ve denetleyici
kurumların getirebileceği kısıtlayıcı tedbirler beklentilerimizi negatif yönde
değiştirebilir.
.................................................................................................................................................................
Oyak Yatırım - Çimento Sektörü Araştırma Raporu
2012'de
yurtiçi ve ihracat satışlarının yatay kalacağı tahminimiz doğrultusunda, Türk
çimento üreticilerinin satış hacimlerini koruyabilmek amacıyla marjlarından
fedakarlık etmek durumunda kalacaklarını öngörüyoruz. Şirketlerin artan
maliyetlerinin fiyatlara tam olarak yansıtılamayacağını ve bu nedenle sektörde
marjların daralacağını tahmin ediyoruz.
2009'da
yaşananın aksine iç piyasadaki artık kapasite bu yıl ihracata
yönlendirilemeyebilir. Türkiye'deki yurtiçi kapasite fazlası - toplam kapasiteyle yurtiçi
tüketim arasındaki fark - 2007'deki 8 milyon ton seviyesinden 2010'da 23 milyon
ton seviyesine ulaşmıştır. 2008 ve 2009 yıllarında yurtiçi çimento talebinin %6
ve %2 daralmasıyla, Türk çimento üreticileri üretimi yurtdışı pazara kaydırarak
ihracatın iki yılda ikiye katlanmasını sağlamıştır. Ancak, yurtiçi talebin
yatay kalmasını beklediğimiz 2012 yılında, kötüleşen ekonomik ve politik
durum nedeniyle, artık kapasiteyi mevcut ihracat bölgeleri olan Orta Doğu-Kuzey
Afrika ve Avrupa'ya (İtalya,İspanya ve Fransa) yönlendirmek kolay
olmayacaktır. Yurtiçi talebin ve ihracatın yatay seyredeğini düşündüğümüz baz
senaryomuzda, çimento şirketlerinin maliyet artışlarını yurtiçi fiyatlara tam
olarak yansıtamayacağına inanıyoruz. Alternatif senaryoda, şirketler artık
kapasite daha az marjı göze alarak, ihracat pazarlarına kaydırılabilirler. Her
iki durumda da üreticilerin marjlardan fedakarlık yapması gerekecektir.
Önümüzdeki
sene yurtiçi pazarda büyüme beklemiyoruz. 2010 yılında %19'luk büyümenin ardından,
yurtiçi satışlarda 2011'in ilk 9 ayında da 2010'un aynı dönemine göre %11'lik
bir artış yaşandı. Bu artıştaki ana sebep özellikle enerji ve ulaşım alanındaki
altyapı harcamalarıydı. GSYİH'de %2 küçülme beklediğimiz 2012 yılında, çimento
pazarının yatay bir seyir izlemesini bekliyoruz.
İhracat
Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Avrupa'daki gelişmelerden dolayı baskı altında. Yılın ilk 9 ayında, ihracat
yıllık %24 oranında azaldı. Kuzey Afrika ve Orta Doğu'daki gerilimli ortam,
Lafarge'ın Irak ve Suriye'deki kapasite artırımı ve Iran'ın güney komşularına
sattığı kalitesi düşük ürünlerinde etkisiyle, ihracatımız olumsuz yönde
etkilendi.
Talebi
artırmaya yönelik olası gelişmeler. Ekonomiyi desteklemek amacıyla, hükümetin özellikle altyapı
alanındaki yatırım harcamalarını desteklemesi beklenebilir. Bu 2008-2009
yılında olduğu gibi iç piyasada çimento tüketimini olumlu etkileyebilir.
Bununla beraber 2B arazilerin satışı ve kentsel dönüşüm projeleri de sektöre
olumlu yansımaları olacak gelişmeler olacaktır. Fakat, yukarıda saydığımız
gelişmelerin iç piyasadaki daralmayı önlemeye yetmeyeceğini düşünmekteyiz.
Yıllık kira enflasyonunun Kasım 2009'dan beri TÜFE'nin altında seyrediyor
olması, konut piyasasındaki stok fazlasının devam ettiğini göstermekte ve bizim
görüşümüzü desteklemektedir.
Enerji
fiyatlarındaki artış marj baskısı yaratıyor... Doğalgaz alış ve satış
fiyatları arasındaki %30'luk farkın da orta vadede azalarak, elektrik
fiyatlarına yansıyacağını düşünmekteyiz. Elektrik fiyatlarının 2012-2014
yılları arasında yıllık %10'luk bir bileşik büyüme oranı kaydedeceğini ve
çimento şirketlerinin marjlarında baskı yaratacağını düşünmekteyiz.
Yükseliş potansiyeli
sınırlı; CIMSA, ADANA ve ADBGR yüksek temettü getirisi vadediyor. Yurtiçi satışlarda ve
ihracattaki olumsuz büyüme beklentimiz ile faaliyet marjlarındaki daralma
öngörümüz neticesinde, CIMSA, ADANA ve ADGBR için tavsiyemizi Endekse Paralel
Getiri, ADNAC ve AKCNS için ise Endeksin Altında Getiri olarak başlatıyoruz.
Diğer taraftan, CIMSA, ADANA ve ADBGR'nin sırasıyla %9.4, %9.0 ve %9.3 ile
yüksek temettü getirisi sunan şirketler arasında bulunduğunu belirtmeliyiz.
Ak Yatırım Araştırma: Perekende Sektörü Şirketleri
· BİM için “Endekse Paralel Getiri” notumuzu muhafaza
ediyoruz. Hisse için 12 aylık hedef
fiyatımız 55,0TL (12 Ay hedef piyasa değeri 8,349 milyon TL) %7 yukarı
potansiyele işaret ediyor.
· Migros’u “Endeksin Üzerinde Getiri” notuyla araştırma
kapsamımıza alıyoruz. Hisse için 12 aylık hedef fiyatımız 23,0TL (12 Ay hedef
piyasa değeri 4,095 milyon TL) %80 yukarı
potansiyele işaret ediyor.
· Bizim Toptan’ı “Endeksin Üzerinde Getiri” notuyla
araştırma kapsamımıza alıyoruz. Hisse için 12 aylık hedef fiyatımız 28,55TL (12
Ay hedef piyasa değeri 1.142 milyon TL) %45 yukarı potansiyele işaret ediyor.
· Kiler Alışveriş’i “Endeksin Altında Getiri” notuyla
araştırma kapsamımıza alıyoruz. Hisse için 12 aylık hedef fiyatımız 2,30TL (12
Ay hedef piyasa değeri 310 milyon TL) %14 aşağı potansiyele işaret ediyor.
· Adese Alışveriş’i
“Endeksin Üzerinde Getiri” notuyla araştırma kapsamımıza alıyoruz. Hisse için
12 aylık hedef fiyatımız 9,0TL (12 Ay hedef piyasa değeri 270 milyon TL) %71
yukarı potansiyele işaret ediyor.
Financial Times ..Turkey: boiling on a low heat
Turkey’s central bank
pronounced itself satisfied with its own policy on Thursday. But outside
Ankara the logic behind the stance is sometimes seen as being of the Alice
in Wonderland variety.
The policy – what the
bank calls the “interest rate corridor” – has left analysts unclear as to
what rates actually are and opens the way to scenarios where the benchmark
rate could go up even as effective interest rates come down.
To explain: at Thursday’s
regular monetary policy meeting the bank announced the benchmark weekly
repo rate would stay at 5.75 per cent. But, more importantly, it
maintained its policy of pushing effective rates up higher by rationing
such weekly loans and forcing banks to rely on more expensive overnight
rates.
So diminished is the
importance of the benchmark rate that many analysts expect the bank to keep
the weekly rate unchanged even as inflation hits 10-11 per cent,
instead using overnight rates as its weapon.
The bank itself argues
that the unpredictability of the euro crisis means it requires the
flexibility of its approach, which allows it to alter effective interest
rates – in theory anywhere between 5.75 and 12.5 per cent – without
convening a meeting of the MPC.
But flexibility’s gain is
transparency’s loss, even concerning the most basic facts of financial
life, such as what the cost of borrowing really is.
“While the CBT has the
option of lifting the effective funding cost up to the upper limit of the
interest rate corridor which is 12-12.5 per cent, the central bank prefers
to keep it lower at around 9.5 per cent for now,” wrote Nilufer Sezgin at
Ekspres Invest in Istanbul just before Thursday’s meeting.
By contrast, Timothy Ash
at Royal Bank of Scotland wrote last week: “”While the average cost of
funding at the moment is probably around 8.5 per cent, the effective
funding cost for banks is probably higher (towards 12.5 per cent) as they
have to price in the unpredictability of central bank policy and the fact
that when they really need liquidity it might not be there at anything but
a punitive price.”
He’s not a fan of the
bank’s unorthodox approach: “Somewhat perversely now, an actual hike in
the benchmark rate might in effect be seen as easing. The logic herein is
that the market would now see a hike in the benchmark rate as signalling a
move to orthodoxy, providing more assurance on future funding costs, and
the effective interest rate would actually reduce! A cut in the benchmark
rate might conversely have no real impact, unless it was accompanied by a
downward movement in the lending rate.”
Still, by all accounts
and for whatever reason, the policy gets a better press in Turkey itself
than it does abroad. That may have to do with a Turkish tolerance for the
counterintuitive.
For example, in many Turkish
blocks of flats, managing central heating is a matter of turning the
boiler on in October and off in April and sweltering through the nights
during the months in between. This has macro-economic consequences, since
Turkey’s $50bn energy import bill amounts to roughly two thirds of the
country’s current account deficit. But it could also explain acceptance of
the central bank’s logic. In a country where your home may get cooler only
when the weather warms up, it is not such a big thing for the cost of borrowing to
fall when interest rates rise.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder