ŞİRKET ve SEKTÖR RAPORLARI


Bimeks Şirket Raporu 19/06/2012

Hedef Fiyat 2.0 TL

1990 yılında kurulan Bimeks, Türkiye’nin ilk teknoloji perakendecisi konumundadır. Şirket Haziran 2012 itibariyle 40 şehirde 40.000 m2 alanda, toplam 64 mağaza ile hizmet vermektedir. “Perakende Tüketici Elektroniği ve Bilişim Teknolojileri” sektöründe faaliyet gösteren Bimeks'in satışını yaptığı ana ürün kategorileri; bilgisayar, tüketici elektroniği ve telekomünikasyon ürünleridir. Ortakları arasında Londra merkezli yatırım fonu RP Capital Grubu’nun da yer aldığı Bimeks’in çoğunluk hissesi Akgiray Ailesi’nde (%44,2) bulunmaktadır.

Bimeks’in pazar payı, Teknoloji perakendeciliği sektöründe %8,6 olarak gerçekleşmiştir. "Beyaz eşya" ve "küçük ev aletleri" segmentlerini hariç tuttuğumuzda bu pay %9,4 olmaktadır. Bimeks yurtiçi pazar paylarında 4. sıradadır.

Özgün franchise modeli şirkete maliyet avantajı sağlamaktadır. Bimeks; mağaza operasyonel giderlerini ve sabit yatırımlarını iş ortağının karşıladığı, şirketin sadece stok yönetiminde rol aldığı sistem ile mağaza açılışlarına ilişkin sabit maliyetlerini değişkenleştirmekte böylece maliyet avantajı sağlamaktadır. Ayrıca Bimeks bu yöntemle kriz dönemlerindeki durgunluğa karşı kendini koruma altına almaktadır.

Şirketin online satışları toplam satışlar içerisinde, %8,5 paya sahiptir. 2012 sonu itibariyle online satışların toplam içindeki payının %10'a ulaşması beklenmektedir. Türkiye'de online satışların penetrasyon oranının düşük olması ve bu oranın yükseleceği göz önüne alındığında, Şirketin maliyet yapısı iyileşecek ve Şirkete avantaj sağlayacaktır. Ayrıca "Bidakka" sistemiyle hızlı lojistik sağlaması, yüksek ürün standartları ve sektörün e-ticaret için uygun bir kanal olması, şirket açısından olumludur.

İndirgenmiş Nakit Akımlarına göre yaptığımız değerlemede Bimeks için 240 milyon TL (2 TL/ hisse) hedef piyasa değeri hesaplamaktayız. Şirketin 2012 yılında satış gelirlerinin, 2011'a oranla %15 yükselerek 563 milyon TL düzeyinde oluşmasını, FVAÖK'ün ise, 2011'a göre %16 yükselerek 44 milyon TL olmasını beklemekteyiz. 2012 yılı net kar beklentimiz ise 2011 yılı karına oranla %57 yükselerek 15 milyon TL olacağı yönündedir.

Şirket için 2012 yılı tahmini rakamları ile hesaplamış olduğumuz piyasa çarpanları 10.7x F/K, 1.5x PD/DD, 4.4x FD/FVAÖK ve 0.3x FD/Satışlar düzeyindedir

Bimeks için hedef fiyatımız 2.0 TL olup yüzde 39 yükselme potansiyeli ile önerimiz 'Endeks Üzeri Getiri'dir.





GARAN - GARANTİ BANKASI




Tecrübenin Önemi
Garanti Bankası’nın yaygın fonlama tabanı ve ücret/komisyon gelirlerini arttırmadaki başarısı dikkate alındığında 2012 yılının zorluklarını aşabilecek güçte olduğuna inanıyoruz. Özellikle perakende bankacılıktaki artan gücü ve yüksek vadesiz mevduat tabanı nedeniyle Garanti Bankası’nı “Endeksin Üzerinde Getiri” tavsiyesi ile takip kapsamımıza alıyoruz. Garanti Bankası 2012T 1,6 F/DD (rakip ortalaması 1,4 F/DD) ve 2012T 17,4% sermaye karlılığı oranıyla işlem görmektedir.
Yaygın fonlama tabanı Banka faaliyet giderlerinin %63’ünü ücret ve komisyon gelirleriyle karşılayabilmektedir ki bu rakipler arasında en yüksek orandır. İlerleyen dönemlerde, bankanın perakende bankacılıktaki gücü sayesinde ücret ve komisyon gelirlerini arttırmadaki başarısını sürdüreceğini ve rakiplerinin bir adım önünde olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, banka aktif yönetim ücretlerine getirilen tavan oranından bu gelirlerin toplam komisyon gelirlerindeki payı (%7) düşük olduğundan rakiplerine göre daha az etkilenecektir.
Fonlama tarafında düşük maliyet TL mevduatlar faiz getirili aktiflerinin %36’sını oluşturmaktadır (rakipler arasında en düşük orandır). Bu bağlamda, mevduat faizlerindeki artışlardan bankanın net faiz geliri daha az etkilenecektir. Ayrıca, vadesiz mevduatlar faiz getirili aktiflerin %12’sini oluşturmaktadır ki bu oran da bankanın rakipleri arasında en yüksek orana işaret etmektedir.
Değerleme ve Riskler EKD ve GBM yöntemiyle Garanti Bankası için 8,84 TL hedef fiyatı belirledik. Beklentinin üzerinde gerçekleşebilecek enflasyon Tüfe’ye endeksli portföyün getirisini attıracağından değerlememizi pozitif etkileyebilir. Düzenleyici ve denetleyici kurumların getireceği kısıtlayıcı tedbirler ve faiz koridorundaki genişlemeler beklentilerimizi negatif yönde değiştirebilir.

...................................................................................................................................................................

AKBNK - AKBANK




Gelirlerde Aşağı Yönlü Baskı
Akbank, yasal sınırın oldukça üzerinde bulunan sermaye yeterlilik oranı (%17), rakiplerine kıyasla düşük kaldıraç oranı ve yüksek aktif kalitesi ile iyi bir yatırım tercihi olarak düşünülebilir. Ancak rekabetçi mevduat fiyatlaması, sermaye piyasasından elde edilen karlılıkta beklediğimiz düşüş ve muhtemel pazar payı kayıpları nedeniyle karlılığının rakiplerine kıyasla daha fazla etkilenmesini beklediğimizden Akbank’ı “Endekse Paralel Getiri” tavsiyesi ile takip kapsamımıza alıyoruz. Akbank halen 2012T 1,3x F/DD (rakip ortalaması 1,4x F/DD) ve %17 sürdürülebilir sermaye karlılığı oranının altında 2012T 13,1% sermaye karlılığı oranıyla işlem görmektedir.
Yüksek fonlama maliyetine karşı serbest sermaye Akbank’ın yeniden fiyatlamaya kalan süre dikkate alındığından aktif-pasif vade farkı (4 ay) sektör ortalamasının altında yer almasına rağmen 3 aylık vadede yeniden fiyatlanacak net aktif tutarı rakiplerinin üstündedir. Bu nedenle, yükselen faiz ortamında yükümlülükler aktiflerden daha hızlı yukarı yönlü fiyatlanıp bankanın fonlama maliyetini artırabilir. Ancak, Akbank’ın yüksek serbest sermayesi (faizli aktiflerin %13’ü), bankanın kısa vadede oluşan fonlama maliyetini bertaraf edebileceğini göstermektedir.
Tüfe’ye endeksli menkul portföyü hem avantaj hem dezavantaj Tüfe’ye endeksli menkulleri (toplam portföyün %35’i) enflasyona karşı korurken, yıl içinde enflasyonda düşüş beklendiğinden (TCMB TÜFE tahmini:%6,5, Şubat TÜFE: %10,43). Enflasyondaki düşüşler bu portföyün getirisini olumsuz etkileyebilir.
Değerleme ve Riskler EKD ve GBM yöntemiyle Akbank için 7,28 TL hedef fiyatı ve 2% potansiyel getiri bekliyoruz. Eğer banka pazar payını koruyarak mevduat maliyetlerini düşürebilirse hisse tavsiyemiz pozitif yönde değişebilir. Citigroup’un Akbank’taki payının satışıyla ilgili fiyat ve yöntemin henüz belli olmaması Akbank hisselerinde kısa vadede baskı yaratabilir.

.................................................................................................................................................



HALKB - Halkbankası

Güçlü Temel Göstergeler
Halkbank, yüksek net kar marjı ve özkaynak verimliliği ile odaklandığı KOBI kredilerindeki risklere rağmen düşük risk maliyeti ve güçlü aktif kalitesiyle rakiplerinden ayrışmaktadır. KOBI kredi segmentindeki güçlü varlığının sürdürülebilir olması ve yüksek özkaynak getirisini göz önüne alarak Halkbank’ı “Endeksin Üzerinde Getiri” ile takip kapsamımıza alıyoruz. Halkbank, 2012T 1,7x F/DD (rakip ortalaması 1,4x F/DD) ve 22,6% sermaye karlılığı oranıyla işlem görmektedir.
Yüksek gelir kalitesi Halkbankası’nın bankacılık gelirlerinin %75’ini net faiz geliri oluşturuyor. Ayrıca, yüksek getirili KOBI segmenti hedeflendiğinden ve banka gayri nakdi kredi kullandırımında aktif olduğundan, ücret ve komisyon gelirleri hızla artmaktadır. Rakiplerine göre aktif yönetiminden alınan komisyon gelirlerinin düşük olması sebebiyle Halkbank’ın yatırım fonları komisyon ücretlerine getirilen tavan oranından en az etkilenen banka olacağını düşünüyoruz.
Artan fonlama maliyetlerini bertaraf edebilir Halkbank’ın 3 aylık vadede yeniden fiyatlanacak net aktif tutarı rakiplerinin altındadır. Bu nedenle artan faiz ortamında yükümlülükler varlıklardan daha yavaş yukarı yönlü fiyatlanıp bankanın fonlama maliyetini düşürebilir. Faiz getirili aktiflerin fonlamasına bakıldığında ise, Halkbank’ın rakipleri arasında vadesiz mevduattaki payının en yüksek, repo fonlama ihtiyacının ise en düşük olduğu görülüyor ki bu durum 2012’de yaşanabilecek zorlukları aşmak için bir zemin oluşturabilir.
Değerleme ve Riskler EKD ve GBM yöntemiyle Halkbank için hedef fiyatımızı 17,00 TL olarak belirliyoruz. Olası bir ikincil halka arz, her ne kadar verilebilecek iskonto nedeniyle ilk etapta hisse fiyatına baskı yapabilirse de,  uzun vadede hisselerin likiditesini artıracağından hisse performansına pozitif yansıyabilir. Diğer yandan düzenleyici ve denetleyici kurumların getirebileceği tedbirler ise beklentilerimizi negatif yönde değiştirebilir.

...............................................................................................................................................................




VAKBN - Vakıfbank

Büyüme İçin Daha Çok Destek
Vakıfbank’ın şube ağını genişletme ve faaliyet verimliliğini artırma çabalarını olumlu bulmamıza ve bu çabalarının karşılığını orta vadede alacağına inanmamıza rağmen, kısa vadede yüksek faaliyet giderleri nedeniyle düşük sermaye getirisi sunan Vakıfbank’ı “Endekse Paralel Getiri“ tavsiyesi ile araştırma kapsamımıza dahil ediyoruz. Vakıfbank 2012T 1,0 F/DD (rakip ortalaması 1,4 F/DD) ve 2012T 13,5% sermaye karlılığı oranıyla işlem görmektedir.
Basel II etkisi Vakıfbank’ın sermaye yeterlilik oranı %13,4 ile rakiplerinin gerisindedir. Basel II çerçevesinde bankanın sermaye yeterlilik oranının 50 baz puan düşüş gösterebileceğini ve bunun da %12 olan resmi sınırın üzerinde %12,9 sermaye yeterlilik oranına işaret etmesini bekliyoruz. Ancak, sermaye tabanının güçlendirilmesi amacıyla yapılacak çalışmaların, bankanın büyümesini destekleyeceğini ve marjlar üzerindeki baskıyı azaltacağını düşünmekteyiz.
Kredi odağında değişim 2011’in başından itibaren Vakıfbank kurumsal ve ticari kredilerden daha yüksek getirili olan perakende ve KOBİ kredilere yönelmiştir. Bu durum, ücret ve komisyon gelirlerinin artmasına ve bunların faaliyet giderlerini daha yüksek oranda karşılamasına fırsat tanıyabilir.
Değerleme ve Riskler EKD ve GBM yöntemiyle Vakıfbank için hedef değerimizi 4,15TL olarak belirliyotuz. Taksim Otelcilik’in ve Roketsan’daki %10’luk payın satılması hisse fiyatını pozitif etkileyebilecek gelişmeler olarak sıralanabilir. Öte yandan Olası bir ikincil halka arz, her ne kadar verilebilecek iskonto nedeniyle ilk etapta hisse fiyatına baskı yapabilirse de,  uzun vadede hisselerin likiditesini artıracağından hisse performansına pozitif yansıyabilir. Düzenleyici ve denetleyici kurumların getirebileceği kısıtlayıcı tedbirler ise beklentilerimizi negatif yönde değiştirebilir.

.................................................................................................................................................

İŞBANKASI - ISCTR

Komisyon Gelirleri Baskı Altında

İş Bankası, rakiplerine kıyasla düşük kredi-mevduat oranına (%93) ve yaygın şube ağına sahip olmasına rağmen, yatırım fonları komisyon ücretlerine getirilen tavan oranının bankanın karlılığını olumsuz etkileyeceğini ve faaliyet konusu dışında kalan iştiraklerinin bankanın serbest sermayesine baskı oluşturduğunu düşündüğümüzden İş Bankası’nı “Endekse Paralel Getiri” tavsiyesi ile araştırma kapsamımıza dahil ediyoruz.  İş Bankası 2012T 1,2x F/DD (rakip ortalaması 1,4 F/DD) ve 2012T 14,3% sermaye karlılığı oranıyla işlem görmektedir.

Komisyon gelirleri baskı altında İş Bankası’nın yatırım fonları komisyon ücretlerine getirilen tavan oranından, bu gelirler toplam komisyon gelirlerinin %15 gibi yüksek bir kısmını oluşturduğu için, rakiplerine kıyasla daha olumsuz etkiyebileceğini düşünmekteyiz. Ancak, bankanın yüksek müşteri tabanı sayesinde hacim artışı yoluyla bu kayıpların bir kısmını kapatabileceğini de belirtelim.

Tahsilâtlar devam etmekte Takipteki kredilerin tahsilâtlarındaki artış ve bankanın karşılık ayırırken muhafazakâr davranması önümüzdeki dönemlerde takipteki kredilerde yaşanabilecek artışları bankanın bertaraf edebilmesine olanak tanıyabilir.

Değerleme ve Riskler EKD ve GBM yöntemlerine eşit ağırlık vererek İş Bankası (C grubu hisseleri) için hedef fiyatımızı 5,04 TL olarak belirledik. Eğer banka ana faaliyet konusu dışındaki iştiraklerini elden çıkarabilirse (Şişecam’ın ikincil arzı ve/veya Milli sigorta’nın halka arzı gibi) hem Basel II kaynaklı sermaye gereksinimlerini karşılayabilir hem de büyümeyi tetikleyip beklentilerimizi olumlu yönde etkileyebilir. Düzenleyici ve denetleyici kurumların getirebileceği kısıtlayıcı tedbirler beklentilerimizi negatif yönde değiştirebilir.
.................................................................................................................................................................




Oyak Yatırım - Çimento Sektörü Araştırma Raporu

2012'de yurtiçi ve ihracat satışlarının yatay kalacağı tahminimiz doğrultusunda, Türk çimento üreticilerinin satış hacimlerini koruyabilmek amacıyla marjlarından fedakarlık etmek durumunda kalacaklarını öngörüyoruz. Şirketlerin artan maliyetlerinin fiyatlara tam olarak yansıtılamayacağını ve bu nedenle sektörde marjların daralacağını tahmin ediyoruz.
2009'da yaşananın aksine iç piyasadaki artık kapasite bu yıl ihracata yönlendirilemeyebilir. Türkiye'deki yurtiçi kapasite fazlası - toplam kapasiteyle yurtiçi tüketim arasındaki fark - 2007'deki 8 milyon ton seviyesinden 2010'da 23 milyon ton seviyesine ulaşmıştır. 2008 ve 2009 yıllarında yurtiçi çimento talebinin %6 ve %2 daralmasıyla, Türk çimento üreticileri üretimi yurtdışı pazara kaydırarak ihracatın iki yılda ikiye katlanmasını sağlamıştır. Ancak, yurtiçi talebin  yatay kalmasını beklediğimiz 2012 yılında, kötüleşen ekonomik ve politik durum nedeniyle, artık kapasiteyi mevcut ihracat bölgeleri olan Orta Doğu-Kuzey Afrika ve Avrupa'ya  (İtalya,İspanya ve Fransa) yönlendirmek kolay olmayacaktır. Yurtiçi talebin ve ihracatın yatay seyredeğini düşündüğümüz baz senaryomuzda, çimento şirketlerinin maliyet artışlarını yurtiçi fiyatlara tam olarak yansıtamayacağına inanıyoruz. Alternatif senaryoda, şirketler artık kapasite daha az marjı göze alarak, ihracat pazarlarına kaydırılabilirler. Her iki durumda da üreticilerin marjlardan fedakarlık yapması gerekecektir.
Önümüzdeki sene yurtiçi pazarda büyüme beklemiyoruz. 2010 yılında %19'luk büyümenin ardından, yurtiçi satışlarda 2011'in ilk 9 ayında da 2010'un aynı dönemine göre %11'lik bir artış yaşandı. Bu artıştaki ana sebep özellikle enerji ve ulaşım alanındaki altyapı harcamalarıydı. GSYİH'de %2 küçülme beklediğimiz 2012 yılında, çimento pazarının yatay bir seyir izlemesini bekliyoruz.
İhracat Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Avrupa'daki gelişmelerden dolayı baskı altında. Yılın ilk 9 ayında, ihracat yıllık %24 oranında azaldı. Kuzey Afrika ve Orta Doğu'daki gerilimli ortam, Lafarge'ın Irak ve Suriye'deki kapasite artırımı ve Iran'ın güney komşularına sattığı kalitesi düşük ürünlerinde etkisiyle, ihracatımız olumsuz yönde etkilendi.
Talebi artırmaya yönelik olası gelişmeler. Ekonomiyi desteklemek amacıyla, hükümetin özellikle altyapı alanındaki yatırım harcamalarını desteklemesi beklenebilir. Bu 2008-2009 yılında olduğu gibi iç piyasada çimento tüketimini olumlu etkileyebilir. Bununla beraber 2B arazilerin satışı ve kentsel dönüşüm projeleri de sektöre olumlu yansımaları olacak gelişmeler olacaktır. Fakat, yukarıda saydığımız gelişmelerin iç piyasadaki daralmayı önlemeye yetmeyeceğini düşünmekteyiz. Yıllık kira enflasyonunun Kasım 2009'dan beri TÜFE'nin altında seyrediyor olması, konut piyasasındaki stok fazlasının devam ettiğini göstermekte ve bizim görüşümüzü desteklemektedir.
Enerji fiyatlarındaki artış marj baskısı yaratıyor... Doğalgaz alış ve satış fiyatları arasındaki %30'luk farkın da orta vadede azalarak, elektrik fiyatlarına yansıyacağını düşünmekteyiz. Elektrik fiyatlarının 2012-2014 yılları arasında yıllık %10'luk bir bileşik büyüme oranı kaydedeceğini ve çimento şirketlerinin marjlarında baskı yaratacağını düşünmekteyiz.
Yükseliş potansiyeli sınırlı; CIMSA, ADANA ve ADBGR yüksek temettü getirisi vadediyor. Yurtiçi satışlarda ve ihracattaki olumsuz büyüme beklentimiz ile faaliyet marjlarındaki daralma öngörümüz neticesinde, CIMSA, ADANA ve ADGBR için tavsiyemizi Endekse Paralel Getiri, ADNAC ve AKCNS için ise Endeksin Altında Getiri olarak başlatıyoruz. Diğer taraftan, CIMSA, ADANA ve ADBGR'nin sırasıyla %9.4, %9.0 ve %9.3 ile yüksek temettü getirisi sunan şirketler arasında bulunduğunu belirtmeliyiz.


Ak Yatırım Araştırma: Perekende Sektörü Şirketleri







·        BİM için “Endekse Paralel Getiri” notumuzu muhafaza ediyoruz. Hisse için 12 aylık hedef fiyatımız 55,0TL (12 Ay hedef piyasa değeri 8,349 milyon TL) %7 yukarı potansiyele işaret ediyor.
 
·        Migros’u “Endeksin Üzerinde Getiri” notuyla araştırma kapsamımıza alıyoruz. Hisse için 12 aylık hedef fiyatımız 23,0TL (12 Ay hedef piyasa değeri 4,095 milyon TL) %80 yukarı potansiyele işaret ediyor.
 
·        Bizim Toptan’ı “Endeksin Üzerinde Getiri” notuyla araştırma kapsamımıza alıyoruz. Hisse için 12 aylık hedef fiyatımız 28,55TL (12 Ay hedef piyasa değeri 1.142 milyon TL) %45 yukarı potansiyele işaret ediyor.
 
·        Kiler Alışveriş’i “Endeksin Altında Getiri” notuyla araştırma kapsamımıza alıyoruz. Hisse için 12 aylık hedef fiyatımız 2,30TL (12 Ay hedef piyasa değeri 310 milyon TL) %14 aşağı potansiyele işaret ediyor.
 
·        Adese Alışveriş’i “Endeksin Üzerinde Getiri” notuyla araştırma kapsamımıza alıyoruz. Hisse için 12 aylık hedef fiyatımız 9,0TL (12 Ay hedef piyasa değeri 270 milyon TL) %71 yukarı potansiyele işaret ediyor.

Financial Times ..Turkey: boiling on a low heat

Turkey’s central bank pronounced itself satisfied with its own policy on Thursday. But outside Ankara the logic behind the stance is sometimes seen as being of the Alice in Wonderland variety.
The policy – what the bank calls the “interest rate corridor” – has left analysts unclear as to what rates actually are and opens the way to scenarios where the benchmark rate could go up even as effective interest rates come down.
To explain: at Thursday’s regular monetary policy meeting the bank announced the benchmark weekly repo rate would stay at 5.75 per cent. But, more importantly, it maintained its policy of pushing effective rates up higher by rationing such weekly loans and forcing banks to rely on more expensive overnight rates.
So diminished is the importance of the benchmark rate that many analysts expect the bank to keep the weekly rate unchanged even as inflation hits 10-11 per cent, instead using overnight rates as its weapon.
The bank itself argues that the unpredictability of the euro crisis means it requires the flexibility of its approach, which allows it to alter effective interest rates – in theory anywhere between 5.75 and 12.5 per cent – without convening a meeting of the MPC.
But flexibility’s gain is transparency’s loss, even concerning the most basic facts of financial life, such as what the cost of borrowing really is.
“While the CBT has the option of lifting the effective funding cost up to the upper limit of the interest rate corridor which is 12-12.5 per cent, the central bank prefers to keep it lower at around 9.5 per cent for now,” wrote Nilufer Sezgin at Ekspres Invest in Istanbul just before Thursday’s meeting.
By contrast, Timothy Ash at Royal Bank of Scotland wrote last week: “”While the average cost of funding at the moment is probably around 8.5 per cent, the effective funding cost for banks is probably higher (towards 12.5 per cent) as they have to price in the unpredictability of central bank policy and the fact that when they really need liquidity it might not be there at anything but a punitive price.”
He’s not a fan of the bank’s unorthodox approach: “Somewhat perversely now, an actual hike in the benchmark rate might in effect be seen as easing. The logic herein is that the market would now see a hike in the benchmark rate as signalling a move to orthodoxy, providing more assurance on future funding costs, and the effective interest rate would actually reduce! A cut in the benchmark rate might conversely have no real impact, unless it was accompanied by a downward movement in the lending rate.”
Still, by all accounts and for whatever reason, the policy gets a better press in Turkey itself than it does abroad. That may have to do with a Turkish tolerance for the counterintuitive.
For example, in many Turkish blocks of flats, managing central heating is a matter of turning the boiler on in October and off in April and sweltering through the nights during the months in between. This has macro-economic consequences, since Turkey’s $50bn energy import bill amounts to roughly two thirds of the country’s current account deficit. But it could also explain acceptance of the central bank’s logic. In a country where your home may get cooler only when the weather warms up, it is not such a big thing for the cost of borrowing to fall when interest rates rise.




Hiç yorum yok: