4 Ocak 2012 Çarşamba

Merkez Bankası ne yapmaya çalışıyor?


Önce 350 milyon dolarlık satış ihalesi yapıyor. 1.8811 ortalama ile gerçekleşen ihale sonrasında talep devam ettiği için, bu fiyatların üzerindeki alıcılara doğrudan müdahale ederek satmaya devam ediyor. Ne kadar sattığı muhtelif. Aslında önemli de değil artık!

30 Aralık’tan bu yana geçen 3 iş gününde 4 milyar dolar mı, 5 milyar dolar mı sattı bilinmiyor ancak yapılan satışların kura etkisi koskocaman bir sıfır! Müdahalelerin “etkisiz” olmasının birkaç sebebi var. ‘Piyasaları yönetmek’ artık bir sanat haline geldi! Bu işte usta değilseniz, kadronuzda “iyi sanatçılar” yok ise işiniz gerçekten zor! MB’nin elinde de son kadro değişikliklerinden sonra bu işin “zanaatkârları” azalmıştı. Bu ilk sebebi...

Müdahalelerin etkisiz olmasının bir başka sebebi de ‘müdahale yöntemi’. MB’nin müdahaleye başladığı sırada; tamamen şans eseri; bir bankanın Hazine bölümündeydim, yani ‘olay mahallindeydim’ . MB’nin müdahaleyi 1’er milyon dolarlık işlemlerle yaptığını öğrendim. Bankalar fiyat giriyor, MB fiyatı “yüksek bulursa” (nedir yüksek? 2.20 sepet mi, 1.90 dolar mı?) 1 milyon dolar satıyor bankaya. Banka kotasyonunu (kurunu) aşağı çekmezse 1 milyon dolar daha satıyor ve yeni kotasyonunu istiyor. Banka düşmezse, düşene kadar 1’er milyonluk satışlara devam ediyor. Eğer banka kotasyonunu düşer, ama MB bunu da beğenmezse yine 1 milyon dolar daha satıyor! Bu süreç “biteviye” devam ediyor. Kur düşmedikçe müdahale uzuyor, bu arada müdahaleyi duyan ve kuru kendince uygun bulan şirketler de bankanın Hazine’sini arıyor ve döviz almak istiyorlar! Bankalar da nasılsa ‘MB aceleci davranmayıp, yavaş yavaş satıyor, müşteri taleplerini de müdahaleden karşılarız’ diyor.

Bu bir yöntemdir, doğrudur. Ancak bu yöntem ancak ve ancak MB elindeki rezervlerle reel ekonominin ihtiyaçlarını karşılamaya soyunmuşsa kullanılacak bir yöntemdir. Kuru düşürmek istiyorsanız fiyat müdahalesi yaparsınız . Bankalar fiyatlarını koruyorlarsa, ‘Bu kurdan kaç milyon dolar istiyorsunuz?’ diye sorarsınız ve bankayı şaşırtacak bir satış yaparsınız. Aksi takdirde piyasanın gözünde “tedarikçi” olursunuz ki nitekim son üç gündeki müdahalelerde ortaya çıkan durum budur.

MB; Aralık enflasyonunu (Tüketici fiyatları Aralık’ta yüzde 0.58 artmış ve yıl boyu yüzde 5.5 olarak hedeflenen TÜFE oranı yüzde 10.45 olarak gerçekleşm iş. Neredeyse hedefin iki katı!) ve bir de döviz müdahalelerinin işe yaramadığını görünce sertleşti! Dün ekonomistlerle yapılan toplantıda “bir kez daha” piyasalara yeni mesajlar verdi! Piyasaları hamleleriyle şaşırtmak isterken; tam tersine hem kendi hem de piyasalar şaşkına döndü! Son kez yapılan ‘ekonomistler toplantısında’ 29 Aralık itibarıyla “parasal sıkılaştırmaya” geçildiğini açıklamış. Ne demek bu derseniz:

MB nihayet faizleri arttırdı!

Yanlış anlamayın “resmi” olarak değil. Pratikte arttırdı. İster adına “politika”, isterseniz de Mahfi Eğilmez’in deyimiyle ‘Politikacı faizi’ deyin; 5.75’lik haftalık faiz oranı çok yakın bir zamanda “gösterge” ve “fonlama” faizi olmayacak! MB; döviz satışı ile çektiği parayı artık piyasaya vermeyecek!

MB’nin ifadesiyle artık 5.75’ten haftalık para yok! Ya haftalık İMKB’den ya da aylık repolardan yüzde 12 ya da 12.50’ye yakın oranlardan fonlama yapacak! MB elindeki güçlerden birini kullanıyor: “Döviz alacak TL’yi piyasaya vermeyeceğim! Bu da faizleri yükseltecek; dövize olan talebi azaltacak, kuru aşağı indirecek, böylelikle de enflasyon üzerindeki “kur baskısı” azalacak (!) varsayımını yapıyor!

İşe yarar mı? Kısa bir süre için evet.

Yan etkileri mi dediniz? Ona da yarınki yazımda değineceğim...

Ali Ağaoğlu

Hiç yorum yok: