Küresel
risk barometresi olarak da izlenen ve zirve seviyelerinden kar satışları ile
geri çekilen S&P 500 endeksinin geçtiğimiz haftayı %1.21 yükselişle
tamamladığını gördük. Görece daha kötü performe eden küçük ölçekli hisselerdeki
toparlanma (örn Russell 2000, 200 günlük ortalamasının üzerinde kapanış yaptı)
piyasa genelindeki stabilizasyona da destek olurken, Mayıs ayı başlarındaki
görece zayıf performansı ile soru işreti yaratan teknoloji endeksi Nasdaq ise
Mayıs zirvelerinin üzerine çıkarak 50 günlük ortalamasının üzerinde kapanış
yaparak olumlu görünüme destek oldu. Gelişmekte olan piyasalarda ise Asya ve
Avrupa öncülüğündeki yükselişlerle MSCI GOP endeksinin haftayı dolar bazında
%1.06 artıda tamamladığını gördük. MSCI Türkiye ise dolar bazında %5.09 yükseldi.
Ancak Latin Amerika’daki kar satışları (örn Brezilya borsası %2.95 ekside
haftayı kapattı) dikkat çekiciydi.
Hatırlatmak
gerekirse gelişmiş ve gelişmekte olan ülke döviz volatilitelerinin düşük
seyretmeye devam etmesi, ABD faizlerindeki geri çekilme ve ECB ve BOJ’dan
ek adım beklentisi bu pozitif resme destek olan ana faktörler. Ancak küresel
döviz volatilitesinin 2007 yazından beri en düşük seviyeye gerilemiş olması
burda çok fazla marj kalmadığını ve potansiyel bir volatilite artışına karşı tedbirli
olunması gerektirdiğini düşündürüyor. Böyle bir olası volatilite artışı diğer
varlık sınıflarında da bir düzeltme hareketine sebep olabilir.
Diğer
taraftan makro tarafa baktığımızda ise FED güvercin yönde kalmaya devam etse de
yukarı dönüş sinyalleri veren Nisan ayı enflasyon rakamlarının dikkat çekici
olduğunu belirtelim. Mart ayında beklentilerin üzerinde kalarak dikkatleri
çeken TÜFE rakamı sonrasında Nisan ayı enflasyon rakamları ile birlikte
enflasyonda yukarı yönlü sinyallerin güçlendiğini gördük. Ki bu bizim daha önce
de dikkat çektiğimiz gibi ABD’de enflasyonun önümüzdeki dönemde, en önemli
gündem maddesi olmasa bile, yavaş yavaş daha fazla konuşulacağı yönündeki
görüşlerimizle uyumlu yönde. Diğer taraftan ECB Başkanı Draghi’nin gerekirse Haziran
ayında adım atılabilir yönündeki ifadeleri ile birlkte Haziran ayında faiz
indirimine yönelik güçlenen beklentiler piyasalardaki en önemli konulardan biri
olmaya devam ediyor. 5 Haziran ECB toplantısı odak noktasında.
Bu
hafta makro tarafta ABD Nisan ayı dayanıklı tüketim mal siparişleri, Mayıs ayı
tüketici güven endeksi, aşağı yönde revize edilmesi beklenen 1Ç büyüme rakamı
ve baz etkisi nedeni ile belirgin yükseliş görebileceğimiz çekirdek PCE rakamı
ön planda olacak. Ayrıca Japonya’da Nisan ayında başlayan vergi artışı sonrası
ekonomik aktivite üzerine olumsuz etkilerini teyit edebilecek nitelikteki
sanayi üretimi verisi ve ayrıca enflasyon rakamı, gelişmekte olan piyasalarda
ise Çarşamba günü açıklanacak Brezilya Merkez Bankası faiz toplantısını (değişiklik
beklenmiyor) takip ediyoruz. Yurtiçinde ise Pazartesi ve Salı günü Hazine
ihaleleri, Tüketici Güven Endeksi ve Cuma günü dış ticaret verileri
açıklanıyor.
Cuma günü TCMB ortalama fonlama maliyeti %9.75’e
gerilerken (Perşembe %10), geçtiğimiz hafta TCMB’nin faiz indirimi (haftalık
repo oranını 50 baz puan indirimle %9.50’ye çekti) ve açıklamaları sonrasında
para politikası ile ilgili soru işaretlerin ve tartışmaların artabileceğine
dair görüşlerimizi paylaşmıştık. Nitekim Cuma günü Fitch’den gelen açıklamalar
bu görünümü destekler nitelikteydi. Fitch’in faiz indiriminin karışık mesajlar
verdiği ve riskleri ön plana çıkardığına dair ve ayrıca kredilerde
büyümenin yeniden başlamasının not indirimi için negatif olabileceği
yönündeki ifadeleri ön planda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder