22 Kasım 2012 Perşembe

'Ziraat Bankası halka arz olabilir'

Başbakan Yardımcısı Babacan: "Önümüzdeki dönemde Ziraat Bankasının ilk halka arzı söz konusu olabilir"
 
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan , Halkbankasının yüzde 51'inin satışı veya Ziraat Bankasının özelleştirilmesinin, kısa ve orta vadeli planda olmadığını kaydetti.
Babacan, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu Tasarısı'nın 2. bölümü üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
CHP grubu adına konuşan Adana Milletvekili Ümit Özgümüş, KOBİ'lerin finansman sorununun çözümü için bir şey yapılmadığını iddia ederek, KOBİ'lerin finansman sorununun Halkbankası aracılığıyla çözülebileceğini söyledi. Özgümüş, Halkbankası'nın 2001 krizinden sonra asıl misyonunu kaybettiğini iddia etti.
Halkbankasının yüzde 25'nin satıldığını, yüzde 50'sinin de 9 milyar dolara satılması durumunda elde sadece ziraat
Bankasının kalacağını ifade eden Özgümüş, “O da satılırsa hiç bir şey kalmaz. Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı kalır ama satarak bir yere varılamaz” diye konuştu.


Ali Babacan, konuşmasında, kamu bankalarının özelleştirme stratejisi hakkında bilgi verdi.
İktidar oldukları 2002 yılının kasım ayında, Halkbankası ve Ziraat Bankasının tek bir ortak yönetim kurulu altında birleştirilmiş durumda olduğunu belirten babacan, “Halkbankası, kendi başına devamlılığını sürdüremeyecek, zayıf duruma düşmüş, ancak Ziraat Bankası ile birleştirildiğinde ayakta kalabilecek banka olarak görülüyordu” dedi.

"HALKBANKASI'NIN PİYASA DEĞERİ 10 MİLYAR DOLAR"
Babacan, bu yönetim kurulunu ayırdıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Ziraat bankası ve Halkbankasının ayrı tüzel kişilik olarak devam etmesini uygun gördük. Bunun sonuçlarını, Halkbankasının önce yüzde 25'inin, sonra da yüzde 24'ünün halka arzında gördük. 2002'de Ziraat Bankasını içinde eritilecek bir kurum gözüyle bakılırken, şu anda toplam piyasa değeri yaklaşık 10 milyar dolara ulaşmış bir değerden bahsediyoruz. 2008-2009 krizinden sonra, dünyada bankacılık sektörü büyük sıkıntılar yaşadı. Bizim kamu bankalarımızın herhangi bir tanesinin tamamını satın alabilecek güçte ve kuvvette bir banka göremiyoruz. Tam tersine büyük bankalar varlık satışı operasyonları yapıyorlar. Halkbankasının yüzde 51'inin satışı ya da Ziraat Bankasının özelleştirilmesi süreci, kontrol hissesinin satışı için, önümüzdeki birkaç yıl zaten dünya piyasası uygun olmayacak. Bizim kısa ve orta vadeli planımızda da böyle bir adım olmayacak.
Biz bu bankaların halka arzı ile neyi sağlamış olduk? Vakıfbankın yüzde 25'i de halka arz edilmiş durumda. Ziraat Bankasına henüz öyle bir operasyon yapılmadı ama o da önümüzdeki dönemde gündemimizde olabilir. Henüz kesin karar vermiş olmamakla beraber, Ziraat Bankasının ilk halka arzı söz konusu olabilir. Burada yaptığımız; bu kıymetli varlık kuruluşlarının bir yandan devlet kontrolünde bir süre daha devamını sağlarken, bir yanda da buradan elde ettiğimiz özelleştirme gelirlerini, borcu azaltmakta kullanmamız.”
Babacan, Ziraat Bankası ve Halkbankasının son 10 yılda performans açısından “çok çok farklı bir noktaya geldiklerini” söyledi.

"KAMU BANKALARI HAZİNE'YE 10 MİLYAR DOLAR AKTARDI"
Bu bankaların geçmişte sürekli olarak görev zararı üreten bankalar olduğunu ifade eden Babacan, “Bu bankalara Hazine'den kaynak aktarmak durumunda kalınıyordu. Halbuki son 10 yıldır bu bankalar, her yıl muntazam olarak Hazine'ye kaynak aktarmakta, kar etmekte, Maliyeye vergi ödemekte. Kamu bankalarının bugüne kadar Hazine'ye aktardıkları değer 10 milyar doların üzerinde. On yıllarca görev zararı olan bu bankalar, şu anda karlı bir şekilde çalışmakta” ifadesini kullandı.
Gelecek hafta Genel Kurul gündemine gelmesini planladıkları Sermaye Piyasası Kanunu'nda değişiklik öngören tasarıyla Borsaİstanbul Anonim Şirketi oluşturmayı öngördüklerini belirten Babacan, “Bunun halka arzıyla hem oradan bir miktar özelleştirme geliri sağlayacağız hem de Sermaye Piyasası Kurulunca çok yakından denetleyeceğimiz, düzenleyeceğimiz bir şirket olacak. Şirketin attığı hemen hemen her adımdan Sermaye Piyasası Kurulu tarafından denetlenen bir yapıya sahip olacak. Oradaki bütün stratejik kararlar ancak devletin ilgili birimlerinin onayıyla atılabilecek” değerlendirmesini yaptı.
Başbakan Yardımcısı Babacan, tasarının, finansal kiralama, faktoring ve tüketici finansmanı konusunu sağlam bir yasal zemine kavuşturan bir düzenleme olduğunu söyledi.
Babacan, “Bizim buradaki kanaatimiz açıkçası, şimdiye kadar pek de yakından izlenemeyen, kanuni altyapısı da KHK ile düzenlenen bir sektörü çok daha güçlü bir yasal çerçeveye kavuşturmak. BDDK kredi kullananlar açısından önemli bir şikayet merci. Kredi kullananlar kredi verenlerden şikayetçi olursa haksızlığa uğradıklarını düşünürlerse bu konuda hep BDDK karar veriyor. BDDK tarafından, şu anda da çok sayıda bankamıza, finansal kuruluşlara cezalar kesilmiş durumda. Aslında bir bakıma piyasada tefecilik diye anılan ya da o şekilde algılanan işlemlerin yasal bir altyapıya kavuşması ve düzenlenmesini bu yasayla getiriyoruz. Burada güçlü ceza maddeleri var” diye konuştu. (AA)

Hiç yorum yok: