Başbakan Yardımcısı Babacan: "Önümüzdeki dönemde Ziraat
Bankasının ilk halka arzı söz konusu olabilir"
Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan , Halkbankasının yüzde 51'inin satışı veya Ziraat Bankasının
özelleştirilmesinin, kısa ve orta vadeli planda olmadığını kaydetti.
Babacan, TBMM
Genel Kurulu'nda görüşülen Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu Tasarısı'nın 2. bölümü üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
CHP grubu adına konuşan Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş, KOBİ'lerin finansman sorununun çözümü için bir şey
yapılmadığını iddia ederek, KOBİ'lerin finansman sorununun Halkbankası
aracılığıyla çözülebileceğini söyledi. Özgümüş, Halkbankası'nın 2001 krizinden
sonra asıl misyonunu kaybettiğini iddia etti.
Halkbankasının yüzde 25'nin satıldığını, yüzde 50'sinin de 9 milyar dolara satılması durumunda elde sadece ziraat
Halkbankasının yüzde 25'nin satıldığını, yüzde 50'sinin de 9 milyar dolara satılması durumunda elde sadece ziraat
Bankasının kalacağını ifade eden Özgümüş,
“O da satılırsa hiç bir şey kalmaz. Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı kalır ama
satarak bir yere varılamaz” diye konuştu.
Ali Babacan, konuşmasında, kamu
bankalarının özelleştirme stratejisi hakkında bilgi verdi.
İktidar oldukları 2002 yılının kasım
ayında, Halkbankası ve Ziraat Bankasının tek bir ortak yönetim kurulu altında
birleştirilmiş durumda olduğunu belirten babacan, “Halkbankası, kendi başına
devamlılığını sürdüremeyecek, zayıf duruma düşmüş, ancak Ziraat Bankası ile
birleştirildiğinde ayakta kalabilecek banka olarak görülüyordu” dedi.
"HALKBANKASI'NIN PİYASA DEĞERİ 10 MİLYAR DOLAR"
"HALKBANKASI'NIN PİYASA DEĞERİ 10 MİLYAR DOLAR"
Babacan, bu yönetim kurulunu ayırdıklarını
ifade ederek, şöyle konuştu:
“Ziraat bankası ve Halkbankasının ayrı
tüzel kişilik olarak devam etmesini uygun gördük. Bunun sonuçlarını, Halkbankasının
önce yüzde 25'inin, sonra da yüzde 24'ünün halka arzında gördük. 2002'de Ziraat
Bankasını içinde eritilecek bir kurum gözüyle bakılırken, şu anda toplam piyasa
değeri yaklaşık 10 milyar dolara ulaşmış bir değerden bahsediyoruz. 2008-2009
krizinden sonra, dünyada bankacılık sektörü büyük sıkıntılar yaşadı. Bizim kamu
bankalarımızın herhangi bir tanesinin tamamını satın alabilecek güçte ve
kuvvette bir banka göremiyoruz. Tam tersine büyük bankalar varlık satışı
operasyonları yapıyorlar. Halkbankasının yüzde 51'inin satışı ya da Ziraat
Bankasının özelleştirilmesi süreci, kontrol hissesinin satışı için, önümüzdeki
birkaç yıl zaten dünya piyasası uygun olmayacak. Bizim kısa ve orta vadeli
planımızda da böyle bir adım olmayacak.
Biz bu bankaların halka arzı ile neyi
sağlamış olduk? Vakıfbankın yüzde 25'i de halka arz edilmiş durumda. Ziraat
Bankasına henüz öyle bir operasyon yapılmadı ama o da önümüzdeki dönemde
gündemimizde olabilir. Henüz kesin karar vermiş olmamakla beraber, Ziraat
Bankasının ilk halka arzı söz konusu olabilir. Burada yaptığımız; bu kıymetli varlık
kuruluşlarının bir yandan devlet kontrolünde bir süre daha devamını sağlarken,
bir yanda da buradan elde ettiğimiz özelleştirme gelirlerini, borcu azaltmakta
kullanmamız.”
Babacan, Ziraat Bankası ve Halkbankasının
son 10 yılda performans açısından “çok çok farklı bir noktaya geldiklerini”
söyledi.
"KAMU BANKALARI HAZİNE'YE 10 MİLYAR DOLAR AKTARDI"
"KAMU BANKALARI HAZİNE'YE 10 MİLYAR DOLAR AKTARDI"
Bu bankaların geçmişte sürekli olarak
görev zararı üreten bankalar olduğunu ifade eden Babacan, “Bu bankalara
Hazine'den kaynak aktarmak durumunda kalınıyordu. Halbuki son 10 yıldır bu
bankalar, her yıl muntazam olarak Hazine'ye kaynak aktarmakta, kar etmekte,
Maliyeye vergi ödemekte. Kamu bankalarının bugüne kadar Hazine'ye aktardıkları
değer 10 milyar doların üzerinde. On yıllarca görev zararı olan bu bankalar, şu
anda karlı bir şekilde çalışmakta” ifadesini kullandı.
Gelecek hafta Genel Kurul gündemine
gelmesini planladıkları Sermaye Piyasası Kanunu'nda değişiklik öngören
tasarıyla Borsaİstanbul
Anonim Şirketi oluşturmayı öngördüklerini belirten Babacan, “Bunun halka
arzıyla hem oradan bir miktar özelleştirme geliri sağlayacağız hem de Sermaye
Piyasası Kurulunca çok yakından denetleyeceğimiz, düzenleyeceğimiz bir şirket
olacak. Şirketin attığı hemen hemen her adımdan Sermaye Piyasası Kurulu
tarafından denetlenen bir yapıya sahip olacak. Oradaki bütün stratejik kararlar
ancak devletin ilgili birimlerinin onayıyla atılabilecek” değerlendirmesini yaptı.
Başbakan Yardımcısı Babacan, tasarının,
finansal kiralama, faktoring ve tüketici finansmanı konusunu sağlam bir yasal
zemine kavuşturan bir düzenleme olduğunu söyledi.
Babacan, “Bizim buradaki kanaatimiz
açıkçası, şimdiye kadar pek de yakından izlenemeyen, kanuni altyapısı da KHK
ile düzenlenen bir sektörü çok daha güçlü bir yasal çerçeveye kavuşturmak. BDDK
kredi kullananlar açısından önemli bir şikayet merci. Kredi kullananlar kredi
verenlerden şikayetçi olursa haksızlığa uğradıklarını düşünürlerse bu konuda
hep BDDK karar veriyor. BDDK tarafından, şu anda da çok sayıda bankamıza,
finansal kuruluşlara cezalar kesilmiş durumda. Aslında bir bakıma piyasada
tefecilik diye anılan ya da o şekilde algılanan işlemlerin yasal bir altyapıya
kavuşması ve düzenlenmesini bu yasayla getiriyoruz. Burada güçlü ceza maddeleri
var” diye konuştu. (AA)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder