Geçtiğimiz hafta
küresel risk barometresi olarak izlenen S&P 500 endeksinin 50 günlük
ortalamasını aşağı kırarak satış baskısı altında kaldığını gördük. Mart ayı
başlarından itibaren baktığımızda risk algılaması olarak izlenen teknoloji ve
küçük ölçekli hisseler satışa öncülük ederken (1 Mart’tan bu yana Nasdaq %6.4,
Russell 2000 %5.5 düştü) ABD faizlerindeki geri çekilme ile uyumlu olarak
defansif/temettü ödeyen sektörlerdeki alımlar ön plandaydı. (XLP Nisan
başlarından bugüne %3.15 yükseldi) ), Diğer taraftan özellikle teknoloji
hisselerindeki performansın önümüzdeki günlerde genel piyasanın seyri açısından
belirleyici olabileceğini belirtelim. Gelişmiş piyasalardan olumlu ayrışan
gelişmekte olan piyasalara baktığımızda ise olumlu ayrışmanın devam ettiğini
görüyoruz. Nisan ayı başlarında bu yana S&P 500 %3.7 gerilerken, MSCI
GOP endeksi %1.46 yükseldi. Aynı dönemde MSCI Türkiye’nin ise dolar bazında
%3.75 yükseldiğini gördük.
Büyük resimde ABD
faizlerindeki seyir ile birlikte Çin ekonomisindeki gelişmeler ön planda yer
alan ana makro konular olmaya devam ediyor. Ayrıca 25 Mayıs Ukrayna seçimleri
yaklaşırken, Ukrayna- Rusya endişelerinin tekrar ön plana gelme olasılığının
önemli risk unsurlarından biri olduğunu hatırlatalım. Bu doğrultuda da ABD’de
açıklanan makro verilerin toparlanmanın hızı konusunda vereceği sinyalleri
izlemeye devam ediyoruz. Piyasa beklentilerini aşamayan Mart ayı tarım dışı
istihdam rakamı başta olmak üzere ABD’de son açıklanan veriler geneli
itibariyle toparlanmanın devamı yönünde işaretler içerse de özellikle enflasyon
beklentilerini hareketlendirecek derecede güçlü seviyede değildi. Diğer
taraftan tarım dışı istihdam için öncü göstergelerden biri olan haftalık
işsizlik maaşı başvurularına baktığımızda geçen hafta açıklanan rakamlar son
yedi yılın en düşük seviyesine işaret ediyordu ve her ne kadar yüksek oynaklık
gösterebilen bir veri olsa da Nisan ayının ilk haftasına yönelik şu aşamada
pozitif içerikte sinyaller içerdiğini söyleyebiliriz.
Kısacası makro
verilerin ABD faizlerine etkisini izlemeye devam ediyoruz. Bu doğrultuda da
tüketici davranışlarına yönelik sinyalleri aradığımız perakende satışlar ve
Nisan ayı tüketici güven endeksleri gibi makro verilerden gelebilecek sinyaller
oldukça önemli olacak. Bugün açıklanacak perakende satışlar verisinde manşet
rakamda oynaklık gösterebilen taşıt satışlarındaki artışın etkisiyle güçlü
artış beklentisi hakim. Ancak oto ve benzin hariç satış rakamlarının daha
net sinyal verebileceğini belirtmekte fayda var. Ayrıca haftanın bir
diğer önemli verisi ise TÜFE rakamı olacak. Her ne kadar beklentiler ılmlı
yönde olsa da dikkat çekebilir.
Bu hafta genelinde
euro bölgesi Nisan ayı enflasyon, İngiltere enflasyon ve işsizlik oranı, Çin’de
1Ç büyüme rakamı (yavaşlama bekleniyor), sanayi üretimi ve perakende satışlar,
Hindistan enflasyon verisi ve ABD FED Beige Book raporu takip edilecek diğer
önemli makro veriler olarak sıralayabiliriz
Yaklaşık bir haftadır
ifade ettiğimiz gibi geçen Cuma gününden bu yana faizlerin gerilemiş olmasına
rağmen hisse senedi volatilitesinin artmış olması bizce dikkat çekici olmaya
devam ediyor. Hisse senedi volatilitesi henüz gelişmekte olan ülkeleri
etkilemiş değil ki bunda bono ve kur volatilitelerinin düşük seviyelerde
kalmaya devam ediyor olması etkili. Dolayısıyla bu iki aktif grubundaki
volatilitelerin gelişimini takip etmek gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder