7 Ocak 2014 Salı

Piyasalara Bakış


Küresel risk barometresi olarak izlenen ve 2012 sonlarından itibaren etkili olan yukarı trend direnç bölgesini test eden S&P 500 endeksinin, büyüme yönlü fiyatlamalarla güçlü yukarı trendine devam ettiğini ve son açıklanan ISM imalat gibi makro verilerin de olumlu büyüme görünümünü desteklediğini gördük. Ki S&P 500 endeksi 2013 yılında %29.6 yükselirken, gelişmekte olan piyasalar ise FED’in çıkış stratejisi endişeleri öncülüğünde geçtiğimiz yılı dolar bazında %5 kayıpla tamamlamıştı.
 
2014 yılına ise hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasaların kar satışları altında başladığını görüyoruz.  Dün Japonya ve Çin Borsasındaki sert satış baskısı ön plandaydı. 16 Aralık sonrasındaki yükselişlerle yeni rekor seviyeleri gören S&P 500 endeksi ise dün soru işareti yaratan ISM Hizmet endeksi (özellikel yeni siparişlerdeki düşüş dikkat çekiciydi) ile birlikte %0.25 ekside 1826 seviyesinde, MSCI GOP endeksi %0.72 ekside günü tamamladı.
 
Bir süredir ifade ettiğimiz gibi 2014 yılında güçlü dolar ve dikleşen verim eğrilerinin de eşlik edeceği, daha yüksek büyüme, daha sınırlı likidite ortamına geçiş olasılığı olduğu görüşündeyiz. Dolayısıyla da 2014 yılı dolardaki güçlenmenin devam edebileceği bir yıl olabilir. Özellikle faiz arttırımının ne zaman başlayacağına yönelik soru işaretleri ile birlikte verim eğrisinde kısa taraftaki seyrin daha ön planda olabileceğini belirtmekte fayda var. 2014’ün ilk aylarından sonra verim eğrilerinde yataylaşmanın başlayabileceğini düşünüyoruz.
 
Bu doğrultuda da FED’in Ocak ayında “tapering”’e başlayacağına dair açıklamaları sonrasında ABD piyasalarında özellikle bono piyasalarındaki ve gelişmekte olan ülke piyasalarındaki gelişmeleri izlemeye devam ediyoruz. ABD doları karşısında son üç yılın en düşük değerine ulaşan Tayland bahtı ve Endonezya rupiahı ve Ağustos sonu seviyelerine gerileyen Malezya ringgiti gibi bazı gelişmekte olan ülkelerin para birimlerindeki değer kaybı dikkat çekici olmaya devam ediyor. Diğer taraftan ABD’de %0.4’ü test eden 2 yıllık faizleri de not ediyoruz. (Mayıs 2013 başındaki seviyesinin iki katına ulaştı)
 
Kısacası rekor seviyelerde bulunan bir çok benchmark endekslerle birlikte, Aralık başlarından beri ifade ettiğimiz gibi hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasalardaki riskli varlıklara yönelik daha temkinli bir duruşun daha uygun olabileceğini düşünmeye devam ediyoruz.
 
Bu hafta “tapering” takvimine yönelik detayların aranacağı FED tutanakları, ABD istihdam rakamları, ECB toplantısı, Draghi açıklamaları ve “Alcoa” finansalları ile birlikte ABD’de başlayacak dördüncü çeyrek bilanço sezonu piyasaların geneli için haftanın en önemli konuları olarak sıralanabilir.  Gelişmekte olan piyasalar tarafında mevsimsellik gereği para girişi olasılığı olsa da, ABD’de açıklanacak makro verilerin özellikle kırılgan ve bazı içsel dinamikleri nedeni ile ayrışma olasılığı yüksek olan bazı gelişmekte olan piyasalar için volatilite yaratma olasılığının daha da yükseldiği söylenebilir. 
 
Bu doğrultuda da Cuma günü açıklanacak ABD tarım dışı istihdam rakamı ise, FED’in güvercince “ tapering” olarak da ifade edilen Aralık toplantısındaki açıklamaları sonrasındaki en önemli veri olarak öne çıkıyor. Veride beklentiler ortalama 195.000 seviyesinde şekilleniyor. Çok güçlü rakamlar güvercince tapering’e ve bu doğrultuda da düşük faiz politikasına yönelik soru işareti yaratabilir ki verim eğrisinde kısa taraftaki gelişmeleri izlediğimizi hatırlatalım. 
 
Yurtiçinde ise politik gelişmelerle birlikte merkez bankasının politika uygulamaları ön planda olmaya devam ediyor. Sert satış baskısı ile 2008 dipleri sonrasındaki uzun vadeli yükselen trend desteğini kıran ve gelişmekte olan piyasalardan negatif yönde ayrışan MSCI Türkiye endeksi geçen hafta TL’deki kayıplarla birlikte satış baskısı altında kalmaya devam etmişti. Bu haftaya ise endeksin tepki yükselişleri ile başladığını gördük.  MSCI Türkiye endeksi dün dolar bazında %3.15 artışla tamamladı.
 
Makro tarafta ise soru işaretlerinin devam ettiğini belirtmekte fayda var. Geçen hafta açıklanan enflasyon rakamları beklentilere yakın seviyede gerçekleşirken, son yapılan vergi artışlarının ve TL’deki değer kaybının önümüzdeki dönemde enflasyonu yükseltici yönde etkide bulunma olasılığını hatırlatıyoruz. Diğer taraftan Aralık ayında 55.0’dan 53.5’e sert düşüşle momentum kaybına işaret eden HSBC PMI imalat endeksini de not edelim. Merkez Bankasının 21 Ocak PPK toplantısı öncesinde yarın açıklanacak sanayi üretimi  ve 14 Ocak açıklanacak cari açık rakamı makro tarafta ön planda olacak.
 
Merkez Bankası’nın kurdaki baskıyı hafifletmeye yönelik olarak devam eden döviz satışları ön planda yer alırken, faiz tarafında herhangi bir sürpriz yapıp yapmayacağı merak konusu.  Geçtiğimiz haftayı 7.05 seviyesinde tamamlayan ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin dün 7.17’ye yükseldiğini not edelim. Ayrıca merkez bankasının Ocak ayında günlük döviz satım ihale tutarının minimum 100 milyon dolar seviyesinde olduğunu hatırlatalım.
 
Bugün FED’den Rosengren ve Williams konuşacak. Euro bölgesi aralık ayı enflasyon rakamı takip edilecek.

Hiç yorum yok: