29 Ağustos 2012 Çarşamba

Gündem

İspanya’nın Katalonya özerk bölgesinin İspanyol merkezi hükümetinden kurtarma paketi talebi ile Japonya’nın ekonomik görünümünü, küresel büyümenin yavaşlamasından dolayı 10 aydır ilk defa düşürmesi; dün borsalarda yaşanan satış dalgasının ana sebebiydi. Bu moral bozukluğuna gün sonuna doğru ABD’den gelen Conference Board’un yüketici güveni endeksinin temmuz ayında 65,4’ten 60,60’ya düşmesi ve bu düşüşün ekim 2011’den beri en yüksek düşüş oranı olması satış baskısının artmasında etkili oldu.
 
Yukarıdaki ara gündemlere rağmen hala en büyük yakın vadeli gündem bu Cuma akşamı ABD’nin Wyoming eyaletindeki Jackson Hole kentinde yapılacak toplantıda FED Başkanı Bernake’nin konuşması. Bernanke’nin Türkiye saatiyle 17:00’de konuşmaya başlayacağı beklenen toplantı; hemen hemen tüm dünya ülkelerinin MB’larının katıldığı bir içerikten oluşuyor. Dünya ekonomilerinin son dönemde MB’larının likidite politikaları ile yönlendiği düşünüldüğünde bu toplantının önemi zaten büyük. Ancak bu toplantıyı daha önemli kılan ise; 2 yıl önceki Jackson Hole toplantısında Bernanke’nin FED’in 2. Parasal genişleme (QE2) kararını açıklaması olmuştu. Bu Cuma akşamı da 12-13 eylül FED toplantısından beklenen yeni bir parasal genişleme kararı beklentilerinin sürmesi açısından çok önemli olacaktır.


“Peki FED parasal genişlemesini sürdürecek mi?” sorusuna cevap için öncelikle şunu belirtmek isterim ki; 1913 yılında kurulan ve önümüzdeki yıl 100. Yılını dolduracak FED bilançosunu 2008 yılına kadar yani 95 yılda 900 milyar dolara kadar büyütebildi. Ancak Lehman Brothers’in batışıyla finans sektöründe başlayan likidite ve vade uyuşmazlığı krizinin aşılması için başlatılan parasal genişleme FED’in bilançosunu 3 trilyon dolara yaklaştırmış durumdadır. Yani yaklaşık 100 yılda yapılan parasal genişlemeyi üçe katlayacak büyüklükteki bir likidite son 4 yıl içinde finansal sisteme sokulmuştur. Amaç likidite krizi nedeniyle yeni bir banka batışı engellenerek reel sektörün çarklarının dönmesi için gereken ucuz maliyetli paranın yaratılmasıdır. Ancak yaratılan bu parasın %60’ı hala FED’de tutulmakta ve reel sektöre kredi olarak gidememektedir. FED’in ilk kez açıkça yıllık %2 enflasyon hedeflediğini söylemesine rağmen bu büyük likidite; %1,6 civarında Amerikan hazine tahvillerini tercih edip reel olarak zarar yazmayı, kredi olarak vermeye tercih etmektedir.  Çünkü ekonomik aktivitede hala yeterli bir kıpırdanma olmadığından bu durumda verilecek kredilerin batak olma riski finansal sistemi korkutmaktadir. Ancak para hem de reel olarak %0,4 yıllık zarar yazma pahasına Amerikan tahvillerini seçerken finansal sistem içerisinde de piyasaları kullanarak o reel zararı kara çevirme çabasında büyük spekülatif dalgalanmaların oluşmasına neden olmaktadır. Bu finansal dalga boyu her geçen gün daha da artmakta, her büyük dalga diğer büyük dalgadan daha sarsıcı olabilmektedir. Öyle ki; normalde hiç umursanmayacak bir haber bile spekülatif atağı arttırarak, piyasalarda çok sert hareketlilik için bahane olarak kullanılabiliyor. Hemen hemen tüm piyasa aktörleri algoritmalar ile oluşan alım-satım işlemleri ile işleri bilgisayarlara devredince de oluşan her dalga diğer bir algoritmik modeli tetikleyerek dalga boylarının büyümesine; satışların ya da alışların, oluşan stop-loss emirler nedeniyle, daha yıkıcı olmasına neden oluyor.
Şimdi bu ana girizgahtan sonra FED’in yeni bir parasal genişlemeye yani kısa adı ile QE3’e karar verip veremeyeceğine gelirsek; bu kararı kesinlikle vermek zorunda olduğu görülecektir. Çünkü ABD bütçesi yıllık %10’a yakın açık verirken bu açığı uzun dönemde kapatmak için %9’a yakın faiz dışı fazla verebilmelidir. Bunun da ABD gibi bir ekonomide ilk akla kolay gelen yolu kamu harcamalarını kısmaktır. Özellikle de askeri harcamaları. Bunu görüyoruz zaten. Artık ABD direkt savaşa girmeyip; “hadi aslanım sen yap benim için desteği, arkanda ben varım” diyerek savaşları başkalarına finanse ettirme çabası içerisinde. Ancak bu da yetmeyeceği bilindiğinden bu muazzam bütçe açığının finansmanı için uzun vadeli sürdürülebilir bir borçlanma maliyetine ihtiyaç vardır. Bu da bol likidite verilerek FED tarafından karşılanıyor ve gelecekte de mecburen karşılanacaktır. Bundan sonra QE4-5-6... gibi daha çok parasal genişleme programı tartışacağız. Çünkü borçlanma limiti yıl sonunda yine sınıra gelecek bir ABD hazinesi bu büyük bütçe açığını finanse etmek için piyasadan borçlanmak zorunda. Bu borçlanmanın uzun dönemli maliyetini arttırarak bütçeyi daha büyük bir  tehlikeye düşürebilecek olası bir gelişmeye ABD ekonomisinin asla tahammülü yok.
Bu olasılıkların başında da; ABD dolarının rezerv para olmaktan çıkma riski gelmektedir. Çünkü ABD’ye mal satanlar karşılığında aldıkları ABD dolarını yine reel olarak zarar yazma pahasına ABD hazine tahvillerine yatırılmasını engelleyebilecek en büyük risk ABD dolarının rezerv para olmaktan uzaklaşmasıdır. Unutulmasın ki İran’ın tehdit olmasının ardında yatan sebep; İran’ın petrolünün %80’den fazlasını Euro cinsinden satması ve en büyük alıcısının da Çin olmasıdır.
Uzun bir yazı oldu farkındayım. Ancak FED yeni bir parasal genişleme yapıp yapmayacağını anlatabilmenin daha kısa bir yolunu bulamadım. Fakat FED eylül ayında bu parasal genişleme kararını verir mi onu bilmek mümkün değil. Bilinen gerçek ise; FED uzun dönemde daha çoook parasal genişleme yapacak, yapmak zorunda...

Hiç yorum yok: