İspanya’nın Katalonya özerk bölgesinin İspanyol merkezi hükümetinden kurtarma
paketi talebi ile Japonya’nın ekonomik görünümünü, küresel büyümenin yavaşlamasından
dolayı 10 aydır ilk defa düşürmesi; dün borsalarda yaşanan satış dalgasının ana
sebebiydi. Bu moral bozukluğuna gün sonuna doğru ABD’den gelen Conference
Board’un yüketici güveni endeksinin temmuz ayında 65,4’ten 60,60’ya düşmesi ve
bu düşüşün ekim 2011’den beri en yüksek düşüş oranı olması satış baskısının
artmasında etkili oldu.
Yukarıdaki ara gündemlere rağmen hala en büyük yakın vadeli gündem bu Cuma
akşamı ABD’nin Wyoming eyaletindeki Jackson Hole kentinde yapılacak toplantıda
FED Başkanı Bernake’nin konuşması. Bernanke’nin Türkiye saatiyle 17:00’de
konuşmaya başlayacağı beklenen toplantı; hemen hemen tüm dünya ülkelerinin
MB’larının katıldığı bir içerikten oluşuyor. Dünya ekonomilerinin son dönemde
MB’larının likidite politikaları ile yönlendiği düşünüldüğünde bu toplantının
önemi zaten büyük. Ancak bu toplantıyı daha önemli kılan ise; 2 yıl önceki
Jackson Hole toplantısında Bernanke’nin FED’in 2. Parasal genişleme (QE2)
kararını açıklaması olmuştu. Bu Cuma akşamı da 12-13 eylül FED toplantısından
beklenen yeni bir parasal genişleme kararı beklentilerinin sürmesi açısından
çok önemli olacaktır.
“Peki FED
parasal genişlemesini sürdürecek mi?” sorusuna cevap için öncelikle şunu
belirtmek isterim ki; 1913 yılında kurulan ve önümüzdeki yıl 100. Yılını
dolduracak FED bilançosunu 2008 yılına kadar yani 95 yılda 900 milyar dolara
kadar büyütebildi. Ancak Lehman Brothers’in batışıyla finans sektöründe
başlayan likidite ve vade uyuşmazlığı krizinin aşılması için başlatılan parasal
genişleme FED’in bilançosunu 3 trilyon dolara yaklaştırmış durumdadır. Yani
yaklaşık 100 yılda yapılan parasal genişlemeyi üçe katlayacak büyüklükteki bir
likidite son 4 yıl içinde finansal sisteme sokulmuştur. Amaç likidite krizi
nedeniyle yeni bir banka batışı engellenerek reel sektörün çarklarının dönmesi
için gereken ucuz maliyetli paranın yaratılmasıdır. Ancak yaratılan bu parasın
%60’ı hala FED’de tutulmakta ve reel sektöre kredi olarak gidememektedir.
FED’in ilk kez açıkça yıllık %2 enflasyon hedeflediğini söylemesine rağmen bu
büyük likidite; %1,6 civarında Amerikan hazine tahvillerini tercih edip reel
olarak zarar yazmayı, kredi olarak vermeye tercih etmektedir. Çünkü
ekonomik aktivitede hala yeterli bir kıpırdanma olmadığından bu durumda
verilecek kredilerin batak olma riski finansal sistemi korkutmaktadir. Ancak
para hem de reel olarak %0,4 yıllık zarar yazma pahasına Amerikan tahvillerini
seçerken finansal sistem içerisinde de piyasaları kullanarak o reel zararı kara
çevirme çabasında büyük spekülatif dalgalanmaların oluşmasına neden olmaktadır.
Bu finansal dalga boyu her geçen gün daha da artmakta, her büyük dalga diğer
büyük dalgadan daha sarsıcı olabilmektedir. Öyle ki; normalde hiç
umursanmayacak bir haber bile spekülatif atağı arttırarak, piyasalarda çok sert
hareketlilik için bahane olarak kullanılabiliyor. Hemen hemen tüm piyasa
aktörleri algoritmalar ile oluşan alım-satım işlemleri ile işleri
bilgisayarlara devredince de oluşan her dalga diğer bir algoritmik modeli
tetikleyerek dalga boylarının büyümesine; satışların ya da alışların, oluşan
stop-loss emirler nedeniyle, daha yıkıcı olmasına neden oluyor.
Şimdi bu ana girizgahtan sonra FED’in yeni bir parasal genişlemeye yani kısa
adı ile QE3’e karar verip veremeyeceğine gelirsek; bu kararı kesinlikle vermek
zorunda olduğu görülecektir. Çünkü ABD bütçesi yıllık %10’a yakın açık verirken
bu açığı uzun dönemde kapatmak için %9’a yakın faiz dışı fazla verebilmelidir.
Bunun da ABD gibi bir ekonomide ilk akla kolay gelen yolu kamu harcamalarını kısmaktır.
Özellikle de askeri harcamaları. Bunu görüyoruz zaten. Artık ABD direkt savaşa
girmeyip; “hadi aslanım sen yap benim için desteği, arkanda ben varım” diyerek
savaşları başkalarına finanse ettirme çabası içerisinde. Ancak bu da
yetmeyeceği bilindiğinden bu muazzam bütçe açığının finansmanı için uzun vadeli
sürdürülebilir bir borçlanma maliyetine ihtiyaç vardır. Bu da bol likidite
verilerek FED tarafından karşılanıyor ve gelecekte de mecburen karşılanacaktır.
Bundan sonra QE4-5-6... gibi daha çok parasal genişleme programı tartışacağız.
Çünkü borçlanma limiti yıl sonunda yine sınıra gelecek bir ABD hazinesi bu
büyük bütçe açığını finanse etmek için piyasadan borçlanmak zorunda. Bu
borçlanmanın uzun dönemli maliyetini arttırarak bütçeyi daha büyük bir tehlikeye
düşürebilecek olası bir gelişmeye ABD ekonomisinin asla tahammülü yok.
Bu
olasılıkların başında da; ABD dolarının rezerv para olmaktan çıkma riski
gelmektedir. Çünkü ABD’ye mal satanlar karşılığında aldıkları ABD dolarını yine
reel olarak zarar yazma pahasına ABD hazine tahvillerine yatırılmasını
engelleyebilecek en büyük risk ABD dolarının rezerv para olmaktan
uzaklaşmasıdır. Unutulmasın ki İran’ın tehdit olmasının ardında yatan sebep;
İran’ın petrolünün %80’den fazlasını Euro cinsinden satması ve en büyük
alıcısının da Çin olmasıdır.
Uzun bir yazı
oldu farkındayım. Ancak FED yeni bir parasal genişleme yapıp yapmayacağını
anlatabilmenin daha kısa bir yolunu bulamadım. Fakat FED eylül ayında bu
parasal genişleme kararını verir mi onu bilmek mümkün değil. Bilinen gerçek
ise; FED uzun dönemde daha çoook parasal genişleme yapacak, yapmak zorunda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder