Dün
ABD hisse senetlerinin satış baskısı altında kaldığını, bir süredir 2.60-80
bandında hareket eden ABD 10 yıllıklarının ise 2.60’ın altına inerek son yedi
ayın en düşük seviyesine ulaştığını gördük. S&P 500 endeksi %0.47 düşüşle
1888 seviyesine geri çekilirken bir süredir dikkat çektiğimiz risk algısı
açısından da izlenen küçük ölçekli hisseler (Russell 2000 %1.6 düştü) ve
teknoloji hisselerindeki (Nasdaq: %0.-72) satış baskısı ön plandaydı ki güvenli
liman algılaması ile bonolardaki alımların da bu görüntü ile uyumlu olduğu
söylenebilir. Bu doğrultuda bu iki sektördeki seyrin piyasa geneli için de
belirleyici olabileceğini, ABD hisse senetlerinde tepe formasyonu oluşup
oluşmadığını izlediğimizi belirtelim.
Bu
görüntüye paralel dün yen’deki değer artışı ile birlikte gelişmekte olan ülke
döviz volatilitesindeki toparlanma da dikkat çekiciydi. Bir süredir ifade
ettiğimiz gibi küresel piyasa ortamı gelişmekte olan ülkeler lehine olmaya
devam ediyor . Hisse senedi piyasalarında MSCI GOP endeksinin ABD faizlerindeki
geri çekilme ile nispeten daha olumlu performans göstermeye devam ettiğini
görüyoruz. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülke döviz volatilitelerinin düşük
seyretmeye devam etmesi bu görünüme destek oluyor. Fakat küresel döviz
volatilitesinin 2007 yazından beri en düşük seviyeye gerilemiş olması burda çok
fazla marj kalmadığını ve potansiyel bir volatilite artışına karşı tedbirli
olunması gerektirdiğini düşündürüyor. Böyle bir olası volatilite artışının diğer
varlık sınıflarında da bir düzeltme hareketine sebep olabileceğini düşünüyoruz.
Bu bağlamda özellikle Yen’deki olası bir değer artışını tetikleyebileceğini
düşünüyoruz
Bu
sabaha baktığımızda ise Japonya borsası %1 civarı ekside, Çin %0.6 ekside.
Bugün makro veri akışı yoğun. Draghi açıklamaları sonrasında Euro bölgesinde
enflasyon rakamı ön planda olacakken, hatırlatmak gerekirse Draghi’nin
gerekirse Haziran ayında adım atılabilir yönündeki ifadeleri ile birlkte
Haziran ayında faiz indirimine yönelik beklentilerin güçlendiğini görmüştük ve
euro değer kaybetmeye devam etmişti. Bu doğrultuda bu hafta Bundesbank’ın
ECB’nin gerekirse ek önlem almasına karşı çıkmayacağına dair haberlerin de bu
görüntüyü destekler nitelikteydi. .
ABD’de
ise TÜFE başta olmak üzere haftalık işsizlik maaşı başvuruları, Empire State
İmalat Endeksi sanayi üretimi ve Phily FED İmlata endeksini takip
ediyoruz. Ayrıca FED Başkanı Yellen bir konferansta konuşuyor. Dün
açıklanan ve yukarı yönde sürpriz yapan ABD ÜFE enflasyonu sonrasında bugün
açıklanacak TÜFE rakamlarında da güçlü sinyaller görmemiz durumunda ABD
faizlerinde yukarı yönlü baskı görebileceğimizi not edelim. Nisan ayı
tarım dışı istihdam rakamı gibi son açıklanan birçok makro verinin güçlü
sinyaller içerse de enflasyon beklentilerini hareketlendirecek derecede güçlü
olmaması ön planda olan en önemli konuydu ve bu doğrultuda da ABD faizlerinin
geri çekildiğini görmüştük. Ancak daha önce de dikkat çektiğimiz gibi ABD’de
enflasyonun önümüzdeki dönemde, en önemli gündem maddesi olmasa bile, yavaş
yavaş daha fazla konuşulacağını düşünüyoruz. Bu doğrultuda beklentileri aşan
Mart ayı enflasyon rakamı sonrasında bugün açıklanacak Nisan ayı enflasyon
rakamından gelecek sinyaller piyasalar geneli için önemli olabilir.
Yurtiçinde ise TCMB Başkanı Başçı’nın önümüzdeki
aylarda faiz indirimine sinyal veren, kısacası güvercince ifadeler içeren geçen
haftaki açıklamaları en önemli gündem maddesi olmaya devam ederken, piyasa
beklentilerinin üzerinde kalan Nisan ayı enflasyon rakamlarının soru işareti
yarattığını gördük ki açıklanan rakamlar para politikasında gevşemeye yönelik
ciddi sinyaller gelme ihtimalinini azaltabilecek yöndeydi. Baz etkisi nedeniyle
önümüzdeki aylarda yıllık manşet TÜFE enflasyonunda çift haneli rakamlar görmemizin
olası olduğunu düşünüyoruz. Yine de TL’nin değer kazanması ile birlikte
yüksek enflasyon verisine rağmen piyasada TCMB’den indirim beklentilerinin
arttığını görüyoruz. Diğer 10 Haziran’da MSCI piyasa endeks revizyonlarını
(Güney Kore, Tayvan) açıklayacağını not edelim .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder