14
Nisan sonrasında etkili olan tepki yükselişleri sonrasında geçtiğimiz hafta
gelişmiş ve gelişmekte olan piyasaların satış baskısı altında kaldığını gördük.
Cuma günü küresel risk barometresi olarak izlenen S&P 500 endeksi %0.81
ekside günü tamamlarken, teknoloji endeksi Nasdaq %1.75 düşüşle piyasa
genelindeki satış baskısına öncülük etmeye devam etti, VIX %5 yükseldi. 14
Nisan sonrasında 200 günlük ortalamasından toparlayarak piyasa
genelindeki stabilizasyona da destek olan endeks bu yükselişte 4185 ilk önemli
direnç bölgesini geçemedi ve aynı zamanda 50 günlük ortalamasının altında
kalmış oldu. Önümüzdeki günlerde Nasdaq’daki seyrin piyasa geneli için de
belirleyici olabileceğini, endekste bir tepe formasyonu oluşup oluşmadığını
izliyoruz. Gelişmekte olan piyasalara baktığımızda ise CDS spreadlerinde
yükselişler görülürken MSCI gelişmekte olan ülke piyasa endeksi haftayı dolar
bazında %1.83 ekside, MSCI Türkiye ise %3.32 ekside tamamladı.
Cuma
günü ABD’deki satışlar ardından bu sabaha baktığımızda Asya piyasalarının
da satış baskısı altında kaldığını görüyoruz Japonya Borsası şu saatlerde %1.2
ekside, Asya gelişmekte olan piyasalar ise Çin (%-1.3) öncülüğünde satış
baskısı altında. Bu hafta 30 Nisan FED FOMC toplantısı odak noktasında ve hafta
genelinde makro veri akışı yoğun, önemli makro veriler açıklanıyor. Cuma günü
açıklanacak ABD istihdam verisi başta olmak üzere ISM imalat, 1Ç büyüme , euro
bölgesinde Nisan ayı flash HICP enflasyon, Çin resmi PMI imalat endeksi
takip edilecek önemli makro veriler. Ayrıca gelişmekte olan piyasalarda
Güney Kore iharacat rakamı, Tayvan öncü 1Ç büyüme ve Endonezya Nisan enflasyon
rakamı açıklanıyor. Diğer taraftan FED toplantısı ile birlikte geçtiğimiz hafta
açıklanan ve yukarı yönlü baskıların hafiflemeye devam ettiğine yönelik
sinyallerin ön planda olduğu enflasyon rakamları sonrasında BOJ toplantısı da
haftanın önemli gündem maddelerinden biri olabilir.
Makro
tarafta ABD’de açıklanan makro verilerin toparlanmanın hızı konusunda vereceği
sinyalleri bu doğrultuda da ABD faizlerindeki seyri izlemeye devam ediyoruz. Bu
doğrultuda son açıklanan verilerin geneline baktığımızda beklentileri aşan Mart
ayı enflasyon rakamı başta olmak üzere perakende satışlar, Philadelphia FED
imalat endeksi ve geçen hafta açıklanan dayankılı tüketim mal siparişlerinde
gördüğümüz güçlü sinyaller dikkat çekici. Nitekim veriler sonrasında ABD
faizlerinde yükselişler görmüştük. Ayrıca Mart ayı enflasyon verisi ile
birlikte enflasyonun önümüzdeki dönemde, en önemli gündem maddesi olmasa bile,
yavaş yavaş daha fazla konuşulacağını düşündüğümüzü hatırlatalım. Kısacası bu
hafta FED’den ve açıklanacak verilerden gelecek sinyaller önemli.
Yurtiçinde
ise geçtiğimiz hafta Merkez Bankasının PPK kararları ön plandaydı. TCMB
beklentimize paralel yönde faizlerde değişilkiliğe gitmedi. Her ne kadar piyasa
beklenti anketlerinde faiz indirimi beklentisi az idiyse de 2 yıllık benchmark
bono dahil bazı piyasa fiyatlamaları piyasanın kısmen de olsa faiz indirimi
beklentisi içine girdiğini düşündürüyordu. Diğer taraftan Merkez Bankasının geç
likidite penceresi borç verme faiz oranını %15’ten %13.5’e indirmiş
olması ve “son dönemde azalan belirsizlikler ve risk primi
göstergelerindeki kısmi iyileşme, gerektiğinde likidite politikası yoluyla
ilave bir sıkılaşmaya duyulabilecek ihtiyacı azaltmıştır. Bu nedenle Kurul, geç
likidite penceresi borç verme faiz oranında teknik bir indirime gidilmesine
karar vermiştir.” ifadesi ise bizce ilginç idi. Banka aynı zamanda enflasyon
görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı
duruş sürdürülecektir ifadesini devam ettirdi.
Bugün ABD’ de devam eden konut satışarı, Dallas FED
imalat endeksi, yurtiçinde tüketici güven endeksi verilerini takip ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder