Küresel
risk barometresi olarak izlenen ve 2012 sonlarından itibaren etkili olan yukarı
trend direnç bölgesini test eden S&P 500 endeksinin, büyüme yönlü
fiyatlamalarla güçlü yukarı trendine devam ettiğini ve son açıklanan ISM imalat
gibi makro verilerin de olumlu büyüme görünümünü desteklediğini gördük. Ki
S&P 500 endeksi 2013 yılında %29.6 yükselirken, gelişmekte olan piyasalar
ise FED’in çıkış stratejisi endişeleri öncülüğünde geçtiğimiz yılı dolar
bazında %5 kayıpla tamamlamıştı.
2014
yılına ise hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasaların kar satışları
altında başladığını görüyoruz. Dün Japonya ve Çin Borsasındaki sert satış
baskısı ön plandaydı. 16 Aralık sonrasındaki yükselişlerle yeni rekor
seviyeleri gören S&P 500 endeksi ise dün soru işareti yaratan ISM Hizmet
endeksi (özellikel yeni siparişlerdeki düşüş dikkat çekiciydi) ile birlikte
%0.25 ekside 1826 seviyesinde, MSCI GOP endeksi %0.72 ekside günü tamamladı.
Bir
süredir ifade ettiğimiz gibi 2014 yılında güçlü dolar ve dikleşen verim
eğrilerinin de eşlik edeceği, daha yüksek büyüme, daha sınırlı likidite
ortamına geçiş olasılığı olduğu görüşündeyiz. Dolayısıyla da 2014 yılı
dolardaki güçlenmenin devam edebileceği bir yıl olabilir. Özellikle faiz
arttırımının ne zaman başlayacağına yönelik soru işaretleri ile birlikte verim
eğrisinde kısa taraftaki seyrin daha ön planda olabileceğini belirtmekte fayda
var. 2014’ün ilk aylarından sonra verim eğrilerinde yataylaşmanın
başlayabileceğini düşünüyoruz.
Bu
doğrultuda da FED’in Ocak ayında “tapering”’e başlayacağına dair açıklamaları
sonrasında ABD piyasalarında özellikle bono piyasalarındaki ve gelişmekte
olan ülke piyasalarındaki gelişmeleri izlemeye devam ediyoruz. ABD doları
karşısında son üç yılın en düşük değerine ulaşan Tayland bahtı ve Endonezya
rupiahı ve Ağustos sonu seviyelerine gerileyen Malezya ringgiti gibi bazı
gelişmekte olan ülkelerin para birimlerindeki değer kaybı dikkat çekici olmaya
devam ediyor. Diğer taraftan ABD’de %0.4’ü test eden 2 yıllık faizleri de not
ediyoruz. (Mayıs 2013 başındaki seviyesinin iki katına ulaştı)
Kısacası
rekor seviyelerde bulunan bir çok benchmark endekslerle birlikte, Aralık
başlarından beri ifade ettiğimiz gibi hem gelişmiş hem de gelişmekte olan
piyasalardaki riskli varlıklara yönelik daha temkinli bir duruşun daha uygun
olabileceğini düşünmeye devam ediyoruz.
Bu
hafta “tapering” takvimine yönelik detayların aranacağı FED tutanakları, ABD
istihdam rakamları, ECB toplantısı, Draghi açıklamaları ve “Alcoa” finansalları
ile birlikte ABD’de başlayacak dördüncü çeyrek bilanço sezonu piyasaların
geneli için haftanın en önemli konuları olarak sıralanabilir. Gelişmekte
olan piyasalar tarafında mevsimsellik gereği para girişi olasılığı olsa da,
ABD’de açıklanacak makro verilerin özellikle kırılgan ve bazı içsel dinamikleri
nedeni ile ayrışma olasılığı yüksek olan bazı gelişmekte olan piyasalar için
volatilite yaratma olasılığının daha da yükseldiği söylenebilir.
Bu
doğrultuda da Cuma günü açıklanacak ABD tarım dışı istihdam rakamı ise, FED’in
güvercince “ tapering” olarak da ifade edilen Aralık toplantısındaki
açıklamaları sonrasındaki en önemli veri olarak öne çıkıyor. Veride beklentiler
ortalama 195.000 seviyesinde şekilleniyor. Çok güçlü rakamlar güvercince
tapering’e ve bu doğrultuda da düşük faiz politikasına yönelik soru işareti
yaratabilir ki verim eğrisinde kısa taraftaki gelişmeleri izlediğimizi
hatırlatalım.
Yurtiçinde
ise politik gelişmelerle birlikte merkez bankasının politika uygulamaları ön
planda olmaya devam ediyor. Sert satış baskısı ile 2008 dipleri
sonrasındaki uzun vadeli yükselen trend desteğini kıran ve gelişmekte olan
piyasalardan negatif yönde ayrışan MSCI Türkiye endeksi geçen hafta TL’deki
kayıplarla birlikte satış baskısı altında kalmaya devam etmişti. Bu haftaya ise
endeksin tepki yükselişleri ile başladığını gördük. MSCI Türkiye endeksi
dün dolar bazında %3.15 artışla tamamladı.
Makro
tarafta ise soru işaretlerinin devam ettiğini belirtmekte fayda var. Geçen
hafta açıklanan enflasyon rakamları beklentilere yakın seviyede gerçekleşirken,
son yapılan vergi artışlarının ve TL’deki değer kaybının önümüzdeki dönemde
enflasyonu yükseltici yönde etkide bulunma olasılığını hatırlatıyoruz. Diğer
taraftan Aralık ayında 55.0’dan 53.5’e sert düşüşle momentum kaybına işaret
eden HSBC PMI imalat endeksini de not edelim. Merkez Bankasının 21 Ocak PPK
toplantısı öncesinde yarın açıklanacak sanayi üretimi ve 14 Ocak
açıklanacak cari açık rakamı makro tarafta ön planda olacak.
Merkez
Bankası’nın kurdaki baskıyı hafifletmeye yönelik olarak devam eden döviz
satışları ön planda yer alırken, faiz tarafında herhangi bir sürpriz yapıp
yapmayacağı merak konusu. Geçtiğimiz haftayı 7.05 seviyesinde tamamlayan
ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin dün 7.17’ye yükseldiğini not edelim.
Ayrıca merkez bankasının Ocak ayında günlük döviz satım ihale tutarının minimum
100 milyon dolar seviyesinde olduğunu hatırlatalım.
Bugün
FED’den Rosengren ve Williams konuşacak. Euro bölgesi aralık ayı enflasyon
rakamı takip edilecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder