Bir
süredir ifade ettiğimiz gibi 2014 yılında, başta gelişmekte olan piyasalar
olmak üzere, bazı gelişmiş ülke riskli varlıkları üzerinde de olumsuz
etkilerini görebileceğimiz, güçlü dolar ve dikleşen verim eğrilerinin de eşlik
edeceği, daha yüksek büyüme, daha sınırlı likidite ortamına geçiş olasılığı
olduğu görüşündeyiz. Dolayısıyla da 2014 yılı dolardaki güçlenmenin devam
edebileceği bir yıl olabilir. Özellikle faiz arttırımının ne zaman
başlayacağına yönelik soru işaretleri ile birlikte verim eğrisinde kısa
taraftaki seyrin daha ön planda olabileceğini belirtmekte fayda var.
Bu
doğrultuda da FED’in Ocak ayında “tapering”’e başlayacağına dair açıklamaları
sonrasında ABD piyasalarında özellikle bono piyasalarındaki ve gelişmekte olan
ülke piyasalarındaki gelişmeleri izlemeye devam ediyoruz. Gelişmekte olan
piyasalarda bazı ülkelerin para birimlerindeki (örneğin ABD doları karşısında
son üç yılın en düşük değerine ulaşan Tayland bahtı) değer kaybı dikkat çekici
olmaya devam ediyor. FED’in açıklamaları sonrası önemli direnç seviyelerini
test eden ABD 10 yıllık faizi sınırlı yükseliş yönünde tepki verirken, düşük
faiz politikasından çıkışa yönelik sinyaller için önümüzdeki dönemde
açıklanacak istihdam ve enflasyon verilerinin öneminin daha da arttığını söyleyebiliriz.
Buna paralel de ABD’de açıklanacak makro verilerin özellikle kırılgan ve bazı
içsel dinamikleri nedeni ile ayrışma olasılığı yüksek olan bazı gelişmekte olan
piyasalar için volaltilite yaratma olasılığının daha da yükseldiği
söylenebilir.
FED’in
güvercince “tapering” olarak da ifade edilen kararları ve açıklamaları
sonrasında, büyüme yönlü fiyatlamalarla yeni rekor seviyeleri gören S&P 500
endeksi, haftaya sınırlı kar satışları ile başladı. Dün endeks %0.02 eksiyle
1841 seviyesinden günü tamamladı. S&P 500 endeksi 2012 sonlarından itibaren
etkili olan uzun vadeli yükseliş trendi direnç bölgesini test ederken, son
haftaların en düşük seviyelerinden toparlayan VIX endeksindeki %8.83 oranındaki
yükselişin ise dikkat çekici olduğunu belirtmekte fayda var. Ayrıca bono
volatilitelerindeki artışı da not edelim. G-7 kur volatilitelerinin ise henüz
bu eğilime iştirak etmediğini görüyoruz.
Yurtiçinde
ise politik gelişmelerle birlikte merkez bankasının politika uygulamaları ön
planda olmaya devam ediyor. Dün TL’deki sakinleşme ile birlikte yurtiçi
piyasalarda tepki yükselişlerinin etkili olduğunu gördük. MSCI Türkiye endeksi
dün dolar bazında %7.93 yükseldi. MSCI Türkiye endeksi geçen hafta %10.5 düşüş
göstererek hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasalardan negatif yönde
ayrışmıştı ve sert satış baskısı ile 2008 dipleri sonrasındaki uzun vadeli
yükselen trend desteğini kırmıştı. Merkez bankasının kurdaki baskıyı
hafifletmeye yönelik olarak devam eden döviz satışları ön planda yer alırken,
faiz tarafında herhangi bir sürpriz yapıp yapmayacağı merak konusu.
Makro veri tarafında bugün yurtiçinde dış ticaret
rakamları, yurtdışında ise ABD’de Chicago PMI rakamları takip edilecek. Hafta
genelinde ise yurtiçinde Cuma günü açıklanacak Aralık ayı enflasyon rakamları
ile birlikte ABD’de ISM imalat endeksi ön planda olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder