24 Eylül 2013 Salı

Sektör Raporu: Bankacılık - Uzun sureli bir ayrılık değil...

Bankacılık sektörü hisselerinde son dönemde yaşanan rallinin ardından öneri değişiklikleri kaçınılmaz oldu. Piyasaların güçlü toparlanmaya başladığı 28 Ağustos tarihinden bu yana BIST Bankacılık endeksi mutlak değer olarak %22 ve BIST-100 endeksine kıyasla %3 değer kazancı sergiledi. Böylece birçok bankacılık hissesi 12 aylık hedef değerlerine yaklaştı. Ortalama olarak Türk bankalarının hedef değerlerine getiri potansiyeli %9 düzeyinde. BİST-100 için hesapladığımız getiri potansiyeli %4 düzeyindeyken birinci kuşak bankalarda bu oran %2 düzeyinde. Takip ettiğimiz banka hisselerinde yaptığımız öneri değişikliklerini aşağıdaki tabloda özetledik. Özsermaye maliyeti, sürdürülebilir özsermaye karlılığı ve reel büyüme beklentilerimiz değişmezken 12 aylık hedef değerlerde revizyon yapmadığımızı belirtelim.

Daha iyi bir giriş noktası için beklemedeyiz.
FED’in parasal genişleme politikasından geri adım atma kararını ötelemesi gelişen piyasalarda coşkuyla karşılanırken risk algısına aşırı duyarlı Türkiye piyasası bu dönemde emsallerinden pozitif ayrıştı. Ancak bizce bu dönem geçici zira para politikalarında sıkılaştırma kaçınılmaz olarak yeniden gündeme gelecek. Böylece faiz oranları yeniden yukarıya yönelecek. FED’in erteleme kararına mevduat piyasasının yeterli tepkiyi vermediğini gördük. Bizce bu durum bankacılık sektörünün en büyük fonlama kaynağında halen riskten kaçınma davranışının devam ettiğine işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde finansal piyasalarda dalgalanmanın artacağını ve Türk bankalarında yeni pozisyon almak için daha iyi giriş noktaları oluşacağını düşünüyoruz.

Banka karları farklı gelişmelerin tehdidi altında.
Artan faiz oranları ile aktif-pasif vade uyumsuzluğu neticesinde bankaların net faiz marjlarının üçüncü çeyrekten itibaren olumsuz etkileneceği bilinen bir gerçek. Marjlardaki daralma 2014 sonuna kadar devam edecek. Türk bankalarının ortama net faiz marjlarının 2014 sonunda 2012 sonuna kıyasla 40 baz puan daha düşük olacağını tahmin ediyoruz. Banka karları üzerindeki tek kara bulut bu değil. Halen taslak halinde olan tüketici koruma yasası bankaların net ücret ve komisyon gelirlerini tırpanlayacak. Kredili mevduat hesaplarına uygulanan faiz oranına sınırlama getirilmesi marjları olumsuz etkileyen bir diğer konu. Ayrıca kredi kartları ve kredili mevduat hesaplarının tüketici kredisi tanımına dahil edilmesi bankaların genel karşılık yükünü artırdı. Kaba bir hesapla bu ilave yüklerin bankacılık sektörü net karına 5 milyar TL kadar olumsuz etki yapacağını düşünüyoruz. Kamu sermayeli mevduat bankaları ve katılım bankaları bu baskıdan nispeten daha sınırlı etkileniyor. YKB’nin sigorta iştirakleri satışından elde edilen gelirler hariç tutulduğunda takip ettiğimiz bankaların toplam net karının 2013 yılında önceki yıla göre %3 ve 2014 yılında %8 büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Faizlerdeki artış ve yasal düzenlemeler öncesinde kar büyümesi tahminlerimiz sırasıyla %8 ve %18 düzeyindeydi.

Öngörülebilirlik artıncaya kadar defansif pozisyon alıyoruz.
Bu nedenle yatırımcıların TSKB’de pozisyon alabileceğini düşünüyoruz. Mevcut faiz ortamı bankanın lehine işliyor. Orta vadede bankanın net faiz marjlarında güçlenme öngörüyoruz. Ayrıca bankanın gelirleri kurlardaki dalgalanma ve diğer regülasyon risklerine karşı çok daha düşük hassasiyete sahip. Birinci kuşak bankalar için görüşümüz beklemek yönünde. Yeni pozisyon açmak için önümüzdeki dönemde daha iyi bir risk/getiri dengesini bekleyeceğiz.
 
iş yatırım

Hiç yorum yok: