5 Ocak 2012 Perşembe

Politika: AB İran'a petrol ambargosu koyabilir

Politika:  AB İran’a petrol ambargosu koyabilir
Yahoo.com haberine göre AB Iran’a petrol ambargosu koymak üzere.  Enerji Bakanı Yıldız ise Tüpraş’in ithalatı için ABD’den istisna arıyor. Reuters’e göre, Halkbank İran’ın petrol ticaretinde başrolü oynayan bankalardan biri. Bu sabah Brent 113 doları da kırdı. Obama’nın bölgede Türkiye ile çok yakın işbirliği göz önüne alınırsa, Tüpraş’a gereken muafiyetin tanınacağından eminim, ama Halkbank için aynı şeyi söyleyemem. Halkbank’a uyarı çekmek Ankara’ya İran’la fazla içli-dışlı olmaması için gereken  mesajı verir.  İran-Batı gerginliği derhal Türkiye’yi çeşitli kanallardan vurmaya başladı.
Yakında aynı yansımayı Suriye ve Irak bağlamında da yaşayacağız. Ama daha acil bir siyasi risk, bu ay sonunda BM nezdinde yapılacak barış görüşmelerine iki tarafın da katılmayı reddetmesi.  KKTC şimdiden bağımsızlık ilanını tartışıyor. AB’nin güvenlik politikasını Kıbrıs Rum Kesimi’ne emanet etmesi de yılın ikinci yarısında başlamasını beklediğim kopuş sürecini erkene alabilir.
Dün Ankara’da sivil-askeri yetkililer arasında çok yoğun bir ziyaret trafiği vardı. Basın Başbuğ’un gözaltına alınması halinde iki yüksek rütbeli generalin istifa edeceği haberi ile sarsıldı. Bence TSK yalanlasa da ilk neden bu.  AKP, bir yandan TSK’nın artık tamamen siyasi iradenin kontrolü altında olduğunu iddia ediyor, ama yargı hiç bir kuvvet komutanının peşini bırakmıyor.  Devlet artık AKP olduğuna göre, elindeki en güçlü kurumun böyle yıpratılmasına müsaade edecek mi?  İkinci neden Fikret Bila’nın GKB Necdet Özel’le yaptığı röportajda ortaya çıkıyor. TSK Uludere’ye rağmen kış boyunca PKK ile çarpışacak.  O zaman BDP de Kürt tepkisini kaşıyacak. AKP Ergenekon davasından Kürt sorununa kadar  hızla yol ayrımına geliyor, bu konuda en beğendiğim makale Aslı Aydıntaşbaş’tan.
Küresel Görünüm:  Yine AB korkusu
Yılın ilk çeyreği boyunca İran gerginliğinin tırmanacağı, dolayısı ile petrol fiyatlarının yüksek seyredeceği artık nerdeyse kesinleşti. Piyasaların moralini bozan ilk gelişme bu.  İkincisi ise tabii AB’de başlayan kamu borçlanmaları.  Alman 10 yıllık ihalesi hiç de iyi geçmedi. Teklif oranı çok düşüktü.  Portekiz’in %4.4’ten 3 ay borçlanması da başarı sayılıyor. Nasıl başarı bu?  Hani AMB’nın 3 yıllık repo fonlaması PIIGS DİBS eğrisinin kısa ucuna talep getirecekti?  Eğer AMB fonlamaya yoluyla getiriyi 3 aylıkta SADECE %4.5’lara indiriyorsa yetmez, Portekiz seneye yine iflas sınırına gelir.  
UniCredito dün piyasa fiyatına %70 iskontoyla halka arz yaptı.  Diğer Avrupa bankaları aynı cesareti gösterip sermaye bulacak mı?  AMB’da park edilen gecelik fonlar her hafta yeni zirve yapıyor.  AB yeni önlemler almaya mecbur.  Aksi halde 2012 boyunca resesyon sürecek. Bankacılık sistemi baskı altında kalacak.  Bir veya daha fazla ülkenin zorunlu olarak iflası ya da Euro’dan kopması riski her gün fiyatlanacak.
Türkiye Ekonomisi: Müdahaleye devam
TCMB dün dövize ufak bir müdahale daha yaparken, artık fonlamayı da %12 düzeyine çekti. Dövize müdahaleye tepki veren yalnız ben değilim. Genelde TCMB’yi destekleyen iki kurumdan biri olan JP Morgan da bu döviz satışlarının sürdürülemeyeceğini öne sürüyor. 
TCMB’nin stratejisi kısa vadede dövizdeki yangını söndürüp, uzun süre faizleri %12’de tutarak iç talebi baskılamak.  Artan çıktı açığı ile enflasyonist beklentiler kontrol altına alınınca, dövizde müdahale sona erecek.  Bu çok tehlikeli bir oyun çünkü:
·         Brent’in 105 doların üstünde kaldığı her gün enflasyonist baskılar ve cari açık sorunu derinleşiyor.
·         Hükümet harcamakta ısrarlı, Aralık’ta bütçe açığı 12-15 milyar TL artacak.
·         Bir ankete göre özel sektörde ortalama ücret artışı %7.5.  Artık enflasyonun temel girdisi olan ücret zamları %7.5-10 enflasyonu yapısallaştırıyor.
Bu enflasyonist ivmeye %12 faiz yetmez.  Ya %12 faiz ve aralıksız müdahale, ya da daha yüksek faiz. İşte sorun burada başlıyor.  TCMB bir 10 milyar daha satarsa (bu tempoyla 1 veya 2 ay), Türkiye ödemeler dengesi şoku yaşar. 
Piyasalar:  Ralli bitiyor
Yılbaşı rallisinde birkaç gün kaldı. Bu akşam ilk işsizlik başvurularında gerileme, yarın ise güçlü bir Aralık tarım dış istihdam borsalara biraz daha moral verir. Haftaya ise riskten kaçışın başladığın göreceğiz. Çünkü, büyük AB borçlanmaları başlıyor.
Türkiye açısından son derece kötümserim. TCMB’nin döviz satışlarının yol açabileceği felaketi dün sizinle paylaştım.  Buna İran’dan gelen siyasi risk algılamasının yanında şu gerçek de ekleniyor:
Eğer politika faizi artık UZUN SÜRE %12 ise, getir eğrisinin eğimi ters. Bu F/K’lar çok ama çok yüksek.
Atilla Yeşilada

Hiç yorum yok: