Geçen
hafta Cuma sabahı da belirttiğimiz gibi son ayların en önemli makro
beklentilerinden olan ECB toplantısının geneli itibariyle piyasalar açısından
olumlu yönde sonuçlandığını düşünüyoruz. Geçen hafta Perşembe günü
gerçekleşen ECB ana hatlarıyla baktığımızda beklentileri büyük oranda
karşıladığı hatta bir miktar daha güvercince kararlar aldığını düşünüyoruz.
Fakat karardan sonra yaptığımız yorumda şunları da ifade etmiştik:
Fakat
burada dikkat edilmesi gereken bazı noktalar olduğunu düşünüyoruz:
a)
Varlık fiyatlarının bulunduğu seviyeler önceki merkez bankası hamlelerinin (QE,
ilk LTRO lar) geldiği seviyelerin oldukça üstünde ve volatiliteler tarihi düşük
seviyelerde. Dolayısıyla önceki örneklerin bazısında gördüğümüz oranda olumlu
fiyat hareketlerini görmek daha zor olacaktır.
b)
Alınan kararların özendiriceği carry trade’ler, gelişmekte olan ülkelerden
ziyade AB içindeki carry trade’leri (Italyan, Ispanyol, Portekiz, İrlanda ve
Yunanistan gibi) özendirmesi ve bu “çevre” AB ülkelerindki şirket bonusu ve
hisse senedi piyasalarında nispi olarak daha olumlu bir performans görünmesi
daha olası.
c)
Draghi’nin basın toplantısında faizler için gerçekçi anlamda alt banda gelinmiş
olduğunu söylemesi bundan sonra faiz indirme olasılığının son derece düşük
olduğunu düşündürüyor. Nitekim karardan sonra kısa vadeli EUR faizlerindeki
düşüşün son derece sınırlı kaldığını gördük.
d)
Yukarıdaki b ve c maddelerinde bahsedilen nedenlerden ve yeni finansmanın AB
içinde kalmasının özendirilmesinden dolayı Euro’nun beklentilerin aksine
önümüzdeki dönem önemli oranda değer kaybetmeme ihtimali azımsanmamalı.
e)
Kararları Temel anlamda olumlu bulmak ile beraber önümüzdeki günlerde bazı
detay ve uygulama konusunda soru işaretleri oluşabileceğini düşünüyoruz.
Finansmanın şartlı olduğunu düşündüğümüzde örneğin yeni LTRO’ya katılım ne
oranda olacak, ne kadarı eski LTRO kaynaklı olacak gibi soru işaretlerin
doğabileceğini düşünüyoruz.
Nitekim
karardan bu yana EONIA’nın arttığını, Euro’nun ilk tahminlerin aksine çok fazla
değer kaybetmediğini ve genel olarak risk iştahın olumlu etkilendiğini gördük.
Carry trade’lerin genelde olumlu etkilendiğini ama bu etkinin “çevre” AB ülke
piyaslarında daha belirgin olduğunu gördük.
Cuma
günü açıklanan ABD tarım dışı istihdam verisi ise beklentileri biraz aşmış
olması nedeniyle olumlu karşılandıysa da detaylarına baktığımızda verinin ABD
ekonomisinin ivme kazanmaya devam ettiği yönündeydi. Nitekim dün sabah da ABD 2
yıllık bono faizlerinin 6 Mayıs tarihinden beri ilk defa %0.4 seviyesini
geçtiğine dikkat çekmiştik. ABD bono faizlerindeki bu artşın dün bizim bono
piyasası faizlerinde de yükselişe neden olduğunu düşünüyoruz.
TUİK’in
açıklamasına göre, sanayi üretim Nisan ayında takvim etkisinden arındırılmış
sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %4,6 arttı. CNBCE
anketine göre takvim etkisinden arındırılmış yıllık sanayi üretim artışının
%3.9 olması bekleniyordu. Verilerin piyasalar üzerinde çok belirgin bir etkisi
olmadı.
Yurtiçinde
bugün 1. Çeyrek GSYH verisi açıklanacak. CNBCE anketine göre piyasa beklentisi
%4.
Haftanın
geri kalanında yurtdışında makro veri takvimi nispeten hafif. Merkez Bankaları
toplantıları açısından ise BOJ’nin toplantısı önemli olabilir.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülke döviz
volatilitelerinin düşük seyretmeye devam etmesi, ABD faizlerindeki geri
çekilme ve ECB ve BOJ’dan ek adım beklentisi Mart ortalarından itibaren etkili
olan yükselişlere destek olan ana faktörler omaya devam ediyor. Ancak küresel
döviz volatilitelerini 2007 yazından beri en düşük seviyeye gerilemiş olması,
hisse senedi ve bono volatilitelerinin de tarihsel olarak düşük seviyelere
gerilemiş olması olası bir volatilite artışına karşı tedbirli olunması
gerektirdiğini düşündürüyor. Sene başından beri en iyi perfrormans gösteren
varlık sınıflarından biri olan Endonezya hisse senetlerinin de son bir haftadır
mevcut seviyelerinde zorlandığını ve 20 günlük ortalamasının altında olması da
bizce dikkat çekici bir ayrıntı olarak göze çarpıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder